SİNDİRİm sistemi hastaliklari


Ösefagal Oluğun Fonksiyonu



Download 0.97 Mb.
Page7/19
Date06.08.2017
Size0.97 Mb.
#27878
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   19

Ösefagal Oluğun Fonksiyonu


Alınan sütün Farenksteki reseptörleri uyarmasıyla şekillenir. En kuvvetli refleks süt memeden yada kovadan içildiğinde, ayrıca su ve sodyum tuzu içeren sıvılar içirildiğinde de oluşturula-bilir. Sütün rumenoretikulumu geçerek direk abomasuma akışını sağlar. Kural olarak rumeno-retikulumdaki sıvılar abomasuma geçerler. Refleks oluşumu 2 yaşına kadar devam eder.

Ösefagal Oluğun Fonksiyonlarının Etkilendiği Durumlar


Reseptörlerin yeterice uyarılamaması sonucu ösefagal oluk zayıf şekillenebilir. Soğuk, bozulmuş, kokulu, isteksiz içilecek kadar kötü süt içirme veya aşırı miktarda ve süratli süt içmeler (öğün arasının uzun tutulması), sürekli sonda ile besleme (reseptör uyarımı yok), 12 haftadan büyük buzağılarda süt kovadan içirildiğinde, süt proteinleri içermeyen süt ikame yemleri ile beslenmede, katı yemle beslemeye geçme gibi durumlarda oluk zayıf şekillenir veya hiç şekillenmez ise içirilen sıvılar rumenoretikulumda birikebilir.

Uzun süre sütle beslenmede ösefagal oluğun kapanması yeterince sitümüle edilemediği için süt rumende birikebilir. Diyarenin de oluğun şekillenmesine önemli oranda azalttığı bilinmektedir. Böyle durumlarda süt ve sıvılarda eriyebilen antibiyotiklerin oral yolla kullanımında dikkatli olunmalıdır.



Buzağılarda ön midelerin anatomik ve fonksiyonel gelişiminde buzağının beslenme şekli, özellikle de katı gıda alımına önemlidir. Katı gıda alınımıyla ön midelerin hacminde artış, mukozal kalınlaşma ve absorbsiyon fonksiyonu, motilite başlaması ve koordinasyonun sağlanması ile bakteri, mantar ve protozoonların sentezleme kapasiteleri gelişir.

Anatomik gelişimi ise yeni doğanlarda en büyük organ abomasumdur. Kaba yeme geçişle birlikte ön mideler hızla gelişir. Bir yaşına kadar rumen abomasumun 9 katına kadar ulaşır. Kaba yem (sap, saman) ön midelerin hacminin ve kas tabakasının mekanik olarak gelişimine katkı sağlar. Karbonhidrat fermantasyonu (bütirik asit) absorbsiyon kapasitesini artırır. Mukozanın gelişiminde rumende yağ asitleri üretiminin rolü vardır.

Fonksiyonel gelişim ise rumen hareketleri ve kısa ruminasyon 3 haftada başlar, 6-8 haftada tipik halini alır. Bakteriyel kolonizasyonda ilk önce aerop ve fakültatif aneoroblarda (E. coli v.b.), sonra laktobasillerde artış olur. Katı gıda alınımıyla aminolitik ve selülolitik bakteriler yerleşir. 1-1.5 Ay içersinde buzağılar selüloz parçalama kabiliyeti kazanırlar. Protozoonlar pH 5 üzerinde olursa rumene yerleşir. Gelişmekte olan buzağılarda pH değişiklik gösterir. Sütten geç kesme ve uzun süre kaba yem verilmeyenlerde ön midelerin gelişimi gecikir.

2) Buzağıların Ön Mide Hastalıklarının Teşhisinde Klinik Muayeneler

•Beslenme şekli, •Genel fiziksel muayene (kardiyovasküler ve solumun), •İnspeksiyon (abdominal gerginlik), •Palpasyon (rumenin dolgunluğu), •Perküsyon (timpanik ses, ağrı), •Oskultasyon (rumen motilitesi), •Oskülto-Perküsyon (ping sesi), •Liptak testi (pH ölçümü ve Cl konsantrasyonu), •Rumen sıvısının sonda aracılığıyla toplanması, •Rumendeki gazın sonda aracılığıyla boşaltılması, •Dışkının muayenesi, •Laparatomi/Rumenotomi



Beslenme şekli: Beslenme şeklinin bilinmesi, indigesyonların aşırı miktarda besleme veya belirli gıdaların tüketimine bağlı olup olmadığını anlamada faydalı olur. Bununla birlikte, indigesyonların oluşumunda bozuk gıdaların, beslenme tekniğindeki hataların, susuz bırakmanın, tüy yalamanın veya ösefagal oluk fonksiyonunun rolü hakkında bilgi edinilir. Gıda alımıyla timpaninin ilişkili olup olmadığı da incelenir.

İnspeksiyon (abdominal gerginlik): Abdominal gerginliğin belirlenmesinde hayvanın arka tarafından inspeksiyonu önemlidir (şek. A). Rumende dolgunluk olmadan sadece sol dorsal abdominal gerginliğin olması, ruminal timpani olduğunu gösterir (Şek. B). Sol paralumbar fossayı da içine alan, sol dorsal abdominal duvarda hafif şiddetteki abdominal gerginlik, hem rumende gaz birikimi olabileceğini hem de sol abomasum deplasmanı olabileceğini gösterir (Şek. C). Karının sol taraflı veya bilateral ve ventral gerginliği, rumenin aşırı dolgun olduğunu ve dilatasyonunu gösterir (Şek. D). Sağ abdominal gerginlikler, değişik intestinal obstrüksiyonlarla birlikte, abomasum ve sekumun dilatasyonu ve deplasmanlarında oluşur (Şek. E, F). Abomasum konstipasyonunda sağ ventral abdominal gerginlik gözlenir.

Palpasyon: Sol abdominal duvarın veya rumenin derin palpasyonu, rumenin aşırı dolgunluğunun veya oskultasyon bulgularının doğru yorumlanması için önemlidir. Rumenin ventral kesesinde sert veya hamur kıvamında oval kitlenin palpe edilmesi hayvana yeteri miktarda suyun verilmemiş olmasıyla birlikte, mikrobiyal inaktivasyonu ve kötü kaliteli kaba yemlere bağlı olarak bezoar oluşumunu akla getirir.

Oskülto-Perküsyon: Sol karın duvarında steteskop yerleştirildikten sonra, perküte etmekle veya sol karın duvarının dışardan sallanmasıyla ping sesinin ve çalkantı sesinin olup olmadığı kontrol edilir. Duyulan seslerin rumenden mi yoksa sola deplase olmuş abomasumdan mı kaynaklandığı araştırılmalıdır. Palpasyonda içerik katı olursa seslerin kaynağının rumen olmadığına karar verilebilir.



E-Sekum Dilatasyonu, İntestinal Volvulus F-Abomasumun Sağ Deplasmanı/Torsiyon



Rumen İçeriğinin Muayenesi: Rumen sıvısının pH’sı ve metilen mavisi indirgenme testi ile

birlikte, diğer fiziksel muayeneler ile (renk, koku, kıvam) önemli diagnostik bulgular elde edilir. Rumen pH’sı buzağılarda değişiklik gösterir. Bir haftalıklarda ortalama 5, kaba yemle birlikte 6 yada daha yukarı olmaktadır. Metilen mavisi indirgeme testi rumen içeriğinin mikrobiyal aktivitesi hakkında bilgi verir. Normal durumlarda 6 dakika olan bu sure konsantre yemle beslenen buzağılarda 1-3 dakika, sadece samanla beslenenlerde ise 3-6 dakikadır.



Diğer Muayene Teknikleri: Sol abdominal gerginliğin, rumende gaz birikimine bağlı gelişip gelişmediği rumen sondası aracılığıyla belirlenir. Sonda uygulanmasına rağmen gaz boşalmıyorsa gaz birikiminin nedeninin abomasum deplasmanı olduğu anlaşılır. Daha detaylı bilgi edinmek için Liptak testi yapılır. Sol duvardan punksiyonla alınan gazın kokusu, elde edilen sıvının kompenzasyonu ve klor konsantrasyonu değerlendirilir. Abomasum içeriğinin pH’sı 1-3 arasında, serum klor konsantrasyonu ise <90 mEq/L ve rumen klor konsantrasyonu >25 mEq/l’dir. Kesin teşhise gidilemeyen durumlarda deneysel Laparatomi veya Rumenotomi yapılır. Ayrıca son yıllarda uygulanan abdominal organ ultrasonografiside faydalı olabilir.

Dışkının Muayenesi: Dışkının muayenesi, ön midelerin sindirim bozuklukları hakkında bilgi verir. Dışkıda çok miktarda az sindirilmiş bitki liflerinin bulunuşu, selülolitik floranın yeterince gelişmediği veya özellikle uzun gıda partiküllerinin olması motor fonksiyonlarının yeterli olmadığını gösterir. Dışkının sarı renkli, asidik kokulu, pH’nın 7’den düşük sulu dışkı, ruminal veya intestinal asidozisi gösterir. Dışkıda kıl bulunması hayvanda tüy yalama alışkanlığının olduğunu akla getirmelidir. Dışkının pasta kıvamında, gri veya gri sarı renkte olması, buzağının çoğunlukla süt tükettiğini gösterir.
3) Buzağılarda Ön Mide Hastalıkları

Sütle beslenen buzağılarda, fizyolojik olarak sürekli ve tekrarlayan bir şekilde ön midelerde anormal içerik biriktiğinde, rumen ve retikulum hastalıkları şekillenir. Katı yeme geçiş döneminde şekillenen indigesyonlar, ön midelerin düzensiz gelişimi sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle, buzağılarda indigesyonlar yavaş gelişirler ve subakut veya kronik seyirlidirler. Buna bağlı olarak tedavileri de uzun sürer.


Ön Midelerde Mikroflora ve Motilite Yetersizliği


Etiyoloji: Ön mide florasının başlıca fonksiyonu selüloz sindirimidir. Aktif selülolitik floranın gelişimi için buzağı yeminde protein, nişasta, şeker, selüloz ihtiva etmesi gerekir. Rasyonda kolay sindirilebilir gıda eksikliği ve sürekli zayıf kalitede lif içeren protein ve enerjiden yoksun kaba yemle (sap, saman, ot, arpa) besleme motiliteyi yavaşlatır. Selülolitik mikrofloranın gelişmesinde yetersizlik yada eksiklik ve buna bağlı olarak kaba yem yada selülozca zengin yem maddesi sindirilemez. Rumen sindirilememiş kaba yemle dolar. Ön midelerde mikroflora ve motilite yetersizliğinin gelişimi aşağıdaki gibidir.



Semptomlar ve Teşhis: Ön mide ve abdomende dilatasyon ve karında sarkma, tekrarlayan timpani, sol ventralde başlayan sağ ventral ve sol dorsale doğru yayılabilen bir abdominal gerginlik, açlık görülür. Bazılarında oburluk gözlenir bu durum rumende gıda birikimini ve gerginliği daha da artırır. Bu hayvanlarda büyüme geriliği ve kondisyon bozukluğu gözlenir. Dışkı çoğunlukla çok miktarda sindirilmemiş uzun bitki lifleri (ot) içerir. Rumen palpasyonda sert hamur kıvamındadır, hareketleri zayıftır. Rumen içeriği koyu kahve, sulu ve pis kokuludur. Protozoon yoktur, pH 7, metilen mavisi indirgeme süresi uzamıştır. Hayvanlarda basit bir sıvı kaybı veya hipertonik dehidrasyon nedeniyle, hafif veya orta derecede serum Na+, Cl-, P-, Ca++ ve K+ konsantrasyonlarında artış meydana gelebilir. Buna bağlı olarak, kan hematokrit ve total eritrosit sayılarında artış gözlenir.


Tedavi: öncelikle beslenme hataları düzeltilmelidir. Diyetteki kaba yem oranı önemli oranda azaltılmalı (%10) ve kaliteli olması sağlanmalıdır. Konsantre yem (buzağı fabrika yemi) oranı kademeli olarak artırılmalıdır. Ruminal sıvı transfaunasyonu da önemlidir. Bu amaçla buzağılara dengeli rasyonlarla beslenen ineklerden alınmış 3-5 litre taze rumen içeriği verilir. Oral veya parenteral multivitamin takviyesi ve iz element ilaveleri de faydalı olur. 200-400 ml yağlı sürgüt (parafin likit) verilmesi iyi olur. Timpani konservatif tedavisinin yanında sonda uygulanması, spazmolitik ilaçlar, trokar veya rumen fistülüyle giderilmeye çalışılır.

Rumen Kokuşması


Buzağıların sadece süt veya büyük oranda sütle beslendiğinde ve ön midelerin yeteri kadar gelişmediği ilk üç haftalık dönemde rumende sürekli yada kronik süt birikmesi sonucu gelişir.

Etiyoloji: Ösefagal oluğun tam şekillenmemesi veya abomasal reflux rumende sütün biriktiren en önemli nedenlerdir. Sadece süt veya ağırlıklı olarak sütle beslenen ilk üç haftalık dönemde daha sık gözlenir. Bir seferde vücut ağırlığının %5’den fazla süt içme, ikame süt ve kaba yemlere hızlı geçişler veya uzun süre sütle besleme ve abomasal motiliteyi inhibe ederek refluksa neden olan; abomasum-barsak enfeksiyon hastalıkları, abomasitis, ulcus abomasi, gastroenteritisler (kolibasillosiz), çok asidik ve hipertonik solüsyonlar rol oynar. Diğer faktörler ise sütün kovadan çok hızlı içilmesi, sütte yüksek oranda sakkaroproteolitik bakterilerin olması ve süt ve ahır hijyenini iyi olmamasıdır.

Patogenez: Sütün sürekli rumende birikmesi sütü parçalayan proteolitik bakterilerin sayıca artmasına neden olur. Abomasum sütle aşırı dolduğu durumlarda, pH yükselir ve süt gereği gibi pıhtılaşamaz. Abomasum içeriği rumene geri döner ve bakteriyel proteolize uğrar. Süt abomasumda kısa kalır ve kazeolitler HCL tarafından öldürülemez ve kazein yeterince pıhtılaşamaz. Abomasum dilate ve timpanik olur. Rumende protein artışı ve alkali ortam oluşur. Kazeinin pıhtılaşma mekanizması sıcaklığa da bağlı olduğundan çok soğuk ve çok sıcak sütler pıhtılaşmayı etkiler.

Semptomlar: Sütün kompozisyonunun bozulması ile sütün besleyici değeri kaybolur buzağı uygun şekilde gelişemez. 4-6 haftalık yavrularda iştahsızlık, gelişme geriliği, zayıflama, kaba kıl örtüsü, kıl yalama ve sürekli ishal ortak belirtilerdir. Rumen dilate, abomasumda şiddetli ve tekrarlayan timpani. Ventralde bilateral bir gerginlik vardır, tekrarlayan timpanilerde sol dorsalde gaz gerginliği gözlenilebilir. Sonda uygulandığında kusma olabilir. Abomasitiste tablo daha ağırdır (süt içtikten sonra huzursuzluk, sancı). Gaita sulu, siyah, pis kokuludur. Kronik diyare olabilir. Tetanik belirtiler gözlenebilir. Çoğunlukla rumen sıvısı gri-kahve renginde kokuşmuş-amonyak (ekşimiş) kokusunda ve pıhtılaşmamış süt içerebilir. pH’sı 7’den fazladır. Çoğu zaman ateş olmadan bu belirtilerin görülmesi hastalıktan şüphelendirir. Diğer hastalıklar göz önünde tutulmalıdır.

Tedavi: Fena koktuğu ve alkalik olduğu durumlarda tetrasiklinler (flora değişikliği için) intraruminal yolla 3-4 gün uygulanır veya streptomisin kullanılabilir. Timpaniyle birlikte olanlarda vitamin ve iz elementleri de verilebilir. Sıvı içtikten hemen sonra şekillenen perakut timpanilerde ösefagus sondası, sonuç alınmazsa spazmolitikler uygulanır.

Diyet tedavisinde hafif olaylarda buzağı 24 saat aç bırakılması (2-5 lt yemek tuzu çözeltisi verilerek) ve eksikozis tehlikesine karşı elektrolit solüsyonlar iv yolla verilir. Hayvana 05-1 lt taze rumen sıvısı, iyi kalitede taze ot, 100-150gr konsantre yem, ve kobalt ihtiva eden iz element karışımı verilir. Sütle beslenenlerde katı gıdaya geçilmesi ve sütün birkaç öğüne bölünmesi gereklidir. Rumen kokuşması nadiren katı yeme yeni geçmiş buzağılarda görülebilir. Bu durumda başlangıçta antibiyotik daha sonra da beslenme hatalarının düzeltilmesi gerekir.


Ruminal Mukozanın Hiperkeratozu ve Parakeratozu, Kronik Hiperplastik Ruminitis ve Kronik Rumen Asidozisi

Proliferasyonu uyaran bütirik ve propiyonik asitlerin rumende yüksek oranda üretilmesi mukozada hasar oluşturur. Bu hasarlar mukozada inter epiteliyal ve sup epiteliyal yangının gelişmesine neden olur. Bu tür değişiklikler uzun süre sütle beslenen buzağılarda ve lif oranı çok az yada hiç bulunmayan diyetlerle beslenen de gözlenebilir. Katı yeme geçiş döneminde kolay sindirilebilir gıdaların yüksek oranda verilmesi hastalık oluşumunda etkilidir.

Ruminal duvardaki bozukluk ilerlerse yetersiz ağırlık kazancı, değişen iştah, tüyerin yalama, odun çiğneme, dil oynatma, tekrarlayan timpani, ishal ve pH 7’den düşük açık renkli dışkı gibi belirtiler oluşur.

Rumen sıvısı pH’sı 6’nın altındadır ve metilen mavisi indirgeme testi çok çabuk şekillenir. Kronik ruminal asidosiz ve onun rumen mukozası üzerine etkisi rasyonda iyi kalitede kaba yem oranını artırmak kolay sindirilebilir karbonhidrat oranını düşürmekle önlenilebilir. Başlangıçta alkali tamponların yeme ilavesi yapılır. Parenteral elektrolit solüsyonlar uygulanabilir. Abomasal sıvı hidroklorik asidinin patolojik refluxu post ruminal hastalıkların bir komplikasyonu olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenle, ön mide içeriğinin düzeltilmesi, esas nedenin bilinmesine ve tedavisine bağlıdır.


Ruminal Kıl Yumakları (Trikobezoarlar)

Yalama sonucu alınan kıl ve tüylerden oluşur. Çok miktarda sütle ve kaba yem oranı düşük rasyonla besleme, suyun yeterince içirilmemesi, sıcak ve nemli ortamlarda barındırılma, diyet, beslenmeden sonra emme refleksinin sürmesi, tuz eksikliği, deri irritasyonu bezoar oluşumunda etkilidir.

Klinik etkileri çok önemli değildir. Ender sebep oldukları obstrüksiyon sonucu şiddetli timpani yada ruktusun bozulmasına neden olabilirler. Daha çok parakeratotik mukozanın irritasyonuna ve rumenin sekonder enfeksiyonuna yol açabilirler. Rumenin derin palpasyonunda belirlenebilirler. Şirürjikal girişimle uzaklaştırılabilirler fakat abomasumdakiler uzaklaştırılamazlar. Oluşumları erken dönemde kaba yeme geçmek ile önlenilebilir. Sürekli süt emenlere küçük miktarlarda kaba yem profilaksi sağlayabilir fakat abomasumda ülser riski vardır.

Çeşitli Nedenlere Bağlı Rumen Yangıları


Yangı odakları sınırlı yada yaygın olabilirler. Kimyasal (kronik rumen asidozu) ve mekanik (trikobezoar) ve irritasyonlar gelişimde rol oynarlar. Bu irritasyonlar F. necrophorum, Mucor spp. ve diğer mantarların enfeksiyonuna predispozisyon oluşturur. Klinik semptomlar kronik hiperplastik ruminitiste gözlenen semptomlara benzerdir. Buzağılarda İBR, erişkin buzağılarda CGB, BVD-MD gibi viral enfeksiyonlarında karakteristik ruminal lezyonlar gelişebilir. Tekrarlayan timpanilere neden olabilirler.

Abomasal Reflux ve Ön mide İçeriğinin Kronik Hidroklorik Asidozisi


Abomasumun kapasitesinin üzerinde süt içirilmesi durumlarında ön midelere içirilen sütün bir kısmının geri dönmesi ve bakteri kolonizasyonu sonucu, putrefikasyon ve fermantasyon olayları gelişir. Bunun dışında abomasum yangı ve obstrüksiyonlar nedeniylede süt rumen ve retikuluma geri dönebilir. Asidik (abomasum içeriği) ruminal mukozayı irrite eder ve pH’ı düşürür. Ruminitis gelişir. Ön midelerde hidroklorik asit birikimi metabolik alkaloza neden olur. Klinik semptomlar primer bozukluğa bağlı olarak değişir. Rumen içeriği klor konsantrasyonu önemli oranda artar.

Ruminal Timpani


Daha çok ruktus mekanizmasının sinirsel, fonksiyonel ve mekanik nedenlerle bozukluğu ve yetersizliği sonucu gazın atılamaması veya aşırı gaz birikimi sonucu gelişir. Ruktus rumende basınç reseptörlerinin uyarılmasıyla başlar, kardiyadaki içeriğin boşaltılması ve kardiyanın relaksiyonuyla devam edip ösefagus fonksiyonuyla serbest gazın atılması takip eder. Tekrarlayan timpaninin oluşumunda ruktusu oluşturan fonksiyonların hangisinde bozukluk olduğu tam açıklanamamıştır ve gözlenen bozukluklarla ilişkilendirilmiştir.

Rumende mikroflora ve motilite yetersizliğinde rumenin dorsal kesesinin zayıf kontraksiyonu

abomasal reflux yada kaba gıdaya geçiş döneminde kolay sindirilebilir gıdaların fazla oranda verilmesi sonucu rumende aşırı fermantasyon şekillenir. Rumen kokuşmasında yüksek pH veya oluşan toksinler ile ayrıca rumen duvarının mobilize olamaması (adaptasyon yetersizliği), kaba yem yetersizliği ve düşük pH ile parakeratozis veya ruminitis durumlarında gelişen motilite bozuklukları da timpaniye neden olabilir.

Tekrarlayan Timpaniye neden olan primer hastalıklar;


Ön midelerde mikroflora ve motilitede yetersizlik, serbest gaz birikimi, köpüklü gaz birikimi, rumen kokuşması, parakeratozis/ruminitis, kardiya veya ösefagusun spazmı, obstrüksiyonu (trikobezoarlarla mekanik tıkanma) veya basınç altında kalması, abomasum dilatasyonu, abomasal hastalıklar, abomasumda ülser abdomenin ağrılı hastalıklar, enzootik kas distrofisi, karaciğer nekrozu ve purulent akciğer enfeksiyonları tekrarlayan timpanilerde rol oynar.

Abomasal Timpani


Sık olmayan aralıklarla çok miktarda ikame süt yemi verilmesi, süt proteinleri içermeyen ikame sütlerle daha çok adli bitum beslenenlerde, süt ikame yemlerinin ısısının 15 C veya üzeri olduğu ve üzün süre süt ikame yemleriyle besleme abomasal timpaniye neden olur. Süt ikame ve kaba yemlere hızlı geçişler ön midelerin sindirim faaliyetlerini aksatabilir.

Abomasal hastalıklarda (nekroz ve ülser, abomasoenteritis) ve ağrılı abdominal bozukluklar-da, ön mide motilitesinin refleks inhibisyonu sonucu timpani gelişebilmektedir. Abomasal timpani, daha çok abomasumun çok miktarda ve aniden sütle dolması sonucu gelişir (gaz yapan bakterilerin artması). Abomasitiste abomasum sekresyonu ve abomasal içeriğin bakterisit etkisi azaldığından yemle alınan mikroflora çoğalır ve aynı zamanda gaz oluşumu ile abomasum içeriği bozulur ve karın hacmi artar. Bunun dışında kötü kalitede kaba yem verildiğinde de azalır veya az süt, fazla tahıl verildiğinde abomasum sekresyonu azalabilir.

Sola abomasal deplasman, ülserlere bağlı gelişen abdominal ruptur (abdomende gaz ve sıvı birikimi), idrar kesesi rupturu, intestinal ruptur nedeniyle gelişen abdominal gerginlikler primer timpaniyle karışabilir. Çoğunlukla 3-5 haftalıklarda ve süt alımından 1-3 saat sonra gelişir. Retikuloomasal-abomasal bölgedeki lokal yangılarda, purulent akciğer enfeksiyonlarında mediastinal lenf yumrularının veya nervus vagusun yangısı tekrarlayan timpaniye yol açabilmektedir. Kardiya ve ösefagusun tıkanması veya mekanik olarak basınç atında kalması sonucu gelişen timpanide patogenez açıktır. Kardiyak sfinkter ve distal ösefagusun relaksiyonundaki yetersizliğin timpani gelişimindeki rolü tartışmalıdır.


Abomasum Timpanisi

Rumen Timpanisi

Barsak Timpanisi (Meteorismus)

Sekonder

primer

semptomatik

- Abomasum

yangı, nekroz

ve ülserleri

- Alimentar

nedenler


- Ön midelerin

mekanik tıkanmaları

(trikobezoar vs)

- Rumen florasının

adaptasyon yetmezliği

- Mikrofloranın

antibiyotik vs. ile

tahribatı



- Mikrobiyal

gaz sentezinin artması



- Kas distrofisi

-Karaciğer nekrozu

- Hiperkeratoz


- Disbiyoz

- Malrezorpsiyon

- Organik asitlerin

yüksek konsantrasyonu

- Genç buzağıların

yemlerinde nişasta



ve sakaroz

Timpanilerde semptomlar: Tekrarlayan timpani vakaları katı yeme geçiş yapılması, subakut ve kronik pnömonilerin sık gözlendiği 2-4 aylık buzağılarda daha çok görülmektedir. Karın çevresi büyür, sık defekasyon, ürinasyon, dispnea ve mukozalarda siyanoz göze çarpar. Şiddetli olanlarda asfeksi ve akut kalp yetmezliği gözlenebilir. Bazen su içilmesinden hemen sonra görülür. Abomasal timpani genellikle yem alımından 1 saat sonra gelişir. Ciddi gerginliklerde ölüm şekillenebilir. Yem alımından sonra şiddetlenenler genelde kalıcıdırlar. Uzun sürede gelişme geriliği, zayıflama, anemi, karışık kıl örtüsü, sık ishal gözlenir. Sonda uygulandıktan sonra sütle karışık, pis kokulu içerik gelebilir. Çoğu vakada kesim önerilir.


Timpanilerde Tanı ve Ayrıcı Tanı. Teşhiste anamnez, beslenme şekli, dönemi ve etkilenen buzağı sayısı fiziksel muayeneyle birleştirilerek kronik yada akut olduğuna karar verilebilir. Gerginlik sağ, sol ve bilateral olarak sınıflandırılabilir. Rumende gaz birikimi solda gerginliğe yol açar. Sıvı ve katı gıdaların birikimi ventral hatta bilateral gerginliğe yol açabilir. Abomasum timpanisinde karnın alt bölgesi dilatetik, rumen timpanisinde sol açlık çukurluğu timpaniktir. Sonda uygulamasıyla rumende biriken gaz sonda aracılığıyla dışarı atılır ve hayvanda bir rahatlama söz konusudur. Bezoar timpanileri sporadik ve düzensiz olarak ortaya çıkarken, motilite yetersizliği, mikroflora tahribatı nedeniyle olanlar devamlıdır. Rumen içindeki değişikler tipiktir.

Timpaninin Tedavisi: Rasyonel bir tedavi için esas neden bilinmelidir. Beslenme hataları giderilmelidir. Gaz giderilemeden önce esas nedenin teşhis ve tedavisi yapılmalıdır. Süt alınmasından sonra gelişen sürekli timpani abomasal dilatasyondan kaynaklanabilir. Kaba yeme geçiş yapılmalıdır. Gaz uygun pozisyonda sonda ile alınır. Ağır olaylarda kesim tavsiye edilir. Rumen timpanisinde sonda ile gaz boşaltılır. Köpüklü fermantasyonlarda silikon preparatları verilir (Mete, Blotrol, Asivet). Trikobezoara bağlı olanlar tamamen iyileşemezler. Akciğer kaynaklı timpanide rumen sondası ve antibiyotik tedavisi yapılmalıdır. Yumuşak kauçuktan yapılan balonlu sondalar da uygulanabilir. Tedaviye cevap alınmadığı durumlarda Buff’ın trokarı veya rumen fistülü endikedir (özellikle solunum stresinde).

Timpanide korunma: Rumen gelişiminin stimülasyonu sağlanmalı, içme hataları düzeltilmeli, enfeksiyöz hastalıklar önlenmeli, buzağıların birbirini yalamaları ve emmeleri engellenmelidir. Süt içme teknolojisi sık sık değiştirilmemelidir. Mineral madde, vitamin ve esansiyal aminoasitlerin ilavesi yapılmalıdır. Bitkisel yeme geçişte yeme pulvarize edilmiş samanın (1.5 gr 15 gün) ilave edilmesi gerekir. Formalinin %1-2 oranında sütlere katılması abdominal timpaniyi azaltır.

Abomasal Hastalıklar


Abomasumun sağa deplasmanı ve torsiyonu nadiren oluşurken abomasumun sola deplasmanı preruminant buzağılarda oluşmaz. Perfore olmayan abomasum ülserleri sütle beslenen buzağılarda gelişebilir (Clenbuteral ve kaba yem ilavesi). Perfore abomasum ülserlerinde genel durum giderek bozulur. Diffüz peritonitisle komplike abomasum ülserlerinde prognoz kötüdür.
İntestinal Stenoz ve Atreziler

Konjenital olarak buzağı ve kuzularda görülür. Barsağın bir bölümünde stenoz veya tam bir obstrüksiyon görülür. Yeni doğan ve 3-4 gün hiç dışkılamayan hayvanlarda abdominal gerginlik gelişir. Atrezi ve stenoz çoğunlukla, anüs, rektum ile küçük kolon ve ilio-sekal bölgede oluşur. Genelde herediter, konjenital olarak ortaya çıkar.



Semptomlar: Sancı, depresyon ve defekasyon yapamama görülür. Hayvan sürekli ıkınır. Daha ileri durumlarda barsaklarda sıvı ve gaz birikimine bağlı abdominal gerginlik oluşur. Sistemik bozukluklar olarak sıvı-elektrolit kaybı ve otonom sinirlere bağlı kardiyo-respiratör kollaps gelişir. Bazı vakalarda rektum ile ürogenital sistem arasında fistül oluşur ve hayvan 2-3 gün içerisinde kardiyo-respiratör depresyon sonucu ölür.

Teşhis: Radyografi ve Laparatomi ile yapılır.

Tedavi: Operatiftir. Cerrahi müdahale öncesi hayvanın genel durumunun düzeltilmesi gerekir. Peritonitis gelişimini engellemek için intra peritoneal antibiyotikler verilir.
BÜYÜK RUMİNANTLARDA ÖN MİDE HASTALIKLARI

Ruminantların ön mide hastalıklarının tanısında klinik ve laboratuar bulgularının birlikte değerlendirilmesine ve ön midelerin muayenesinde çok dikkatli özel itina gereklidir. Eğer bozukluk kökenini mide-barsak kanalından alıyorsa bu tip hastalıklara primer ön mide hastalıkları, diğer sistemlerdeki hastalıkların bir komplikasyonu şeklinde ortaya çıkıyorsa bu tip hastalıklara da sekonder ön mide hastalıkları denir.

Eğer retikulumun tabanı karın duvarının ventraline yapışmışsa, retikulumun sıvı içeriğinin ostium reticuloomasiden omasuma geçişi mümkün olmaz ve vagus indigesyonu denilen hastalık olayı ortaya çıkar. Ruktus kontraksiyonları, rumenin dorsal kesesinde başladıktan sonra ösefagusun kardiya kısmında son bulur ve rumende oluşan gaz, bu hareketle dışarı atılmış olur. Eğer rumen içeriği köpüklü veya içerik kitlesinin üst sınırı ösefagusun kardiya kısmının üstüne çıkmışsa, yani kardiyayı tıkamışsa, oluşan gaz ruktusla dışarı atılamaz ve meteorismus (timpani) meydana gelir.

Geviş getirme eylemi; rumenin normal karıştırma hareketleri dışındaki, özel hareketleriyle meydana gelir. Bu özel hareketler kardiya bölgesinde oluşur. Kardiyadaki bu hareket ön mide içeriğinden bir kısmının ösefagusa aktarılmasını sağlar. Sığırlarda geviş getirme olayı kronik akciğer anfizemi, ön midelerde atoni, ösefagus tıkanması, fazla miktarda tane yem yeme gibi olaylarda, heyecan ve korku durumlarında oluşmaz.

Geviş getirenlerin ön midelerindeki sindirim, sığırların tükürükleri enzim içermediğinden ve ön midelerde salgı yapıcı bezler bulunmadığından, bakteriyel fermantasyon ile olmaktadır. Ön midelerdeki mikroorganizmalar, salgıladıkları enzimlerle bu görevi yapmaktadırlar. Şöyle ki; karbonhidratların (selüloz-nişasta-glikoz), uçucu yağ asitlerine (asetik asit, bütirik asit, propiyonik asit, valeriyanik asit) dönüşmesine, proteinlerden de yapıtaşları olan aminoasitlere kadar parçalanmayı sağlamaktadır. Ön midelerdeki infusorialar da basit yapı taşlarından vücut proteini ve vücut şekerini, ayrıca vitaminleri (K ve B kompleks vitaminleri) sentezlerler. İnfusorialar ayrıca, ön midelerdeki besinleri mekanik olarak parçalamakta, onların küçülmesine ve ufalanmasına yardım etmektedirler.

Rumen sakinleri olarak bilinen mikroorganizmaların, canlılıklarını sürdürebilmeleri ve görevlerini yapabilmeleri için uygun bir ortama gereksinim duyarlar. Bu ortam ancak, hayvanın dengeli bir rasyonla normal şekilde beslenmesi, açığa çıkan son ürünlerin rumende emilmesi, ön midedeki ısının değişmez olması, optimal pH’nın 6-7 arasında bulunması, tükürük salgısının bol ve bikarbonat yönünden zengin olması gibi koşullarla sağlanmaktadır. Bu sayılan koşullardan herhangi birinin olmaması, normalden ayrılması veya devreden çıkması sonucunda, gevişenlerde ön midelerde primer sindirim bozuklukları (indigestion= indigesyon) meydana gelmektedir.


Ruminantlarda Abdominal Ağrı Olan veya Olmayan Anoreksi ve Abdominal Gerginlik ile Karakterize Hastalıklar

Anoreksi olan ve abdominal gerginlik olmayan hastalıklar:

Basit indigesyon, rumen asidozisi (akut, kronik), Rumen alkalozisi, Rumen kokuşması, ruminitis, RPT, Abomasum ülserleri



Anoreksi ve abdominal gerginlikle seyreden hastalıklar:

Rumen timpanisi, Kronik indigesyonlar



Anoreksi ve pink sesiyle karakterize hastalıklar:

Abomasum deplasmanları (sola deplasman, sağa deplasman, torsiyonu), Sekum dilatasyonu ve torsiyonu, kolon assendensin ekstraluminal obstrüksiyonu



Anoreksi ve abdominal ağrı ile karakterize hastalıklar:

İntestinal invaginasyon, İleus, İntestinal volvulus ve strangulasyon, intestinal inkarserasyon, İntestinal tümörler, Mezenterik yağ nekrozu’dur.


Anorektik hayvanlarda; abdominal gerginlik, gastrointestinal sistemle ilgili hastalıklar olduğunu gösterir. Sığırlarda abdominal gerginlik başlıca;

  1. Aşırı şişman hayvanlarda yağ birikimi,

  2. Büyük fötüs veya ikiz gebelik veya gebeliğin son üç ayında gelişen allontoik hidrops,

  3. Primer timpani veya kronik indigesyonlarda ortaya çıkan rumenin gazlı dilatasyonu, mekanik obstrüksiyonlara bağlı barsaklarda gazlı dilatasyon,

  4. Abdominal boşlukta (idrar kesesi rupturu ile idrara), rumende (ruminal asidozis veya kronik indigesyon), veya barsaklarda (salmonella gibi mikroorganizmaların neden olduğu kolitis) sıvı birikimi,

  5. İnvaginasyon, sekum torsiyonu, yapışmalar, abdominal yağ nekrozunda gelişen intestinal obstrüksiyona bağlı dışkı retensiyonu,

  6. Konstipasyonlar sonucu gıda birikiminden kaynaklanmaktadır.

Sığırlarda viseral abdominal ağrıda ender olarak yerleri eşeleme ve yatıp yuvarlanma gözlenir. Genelde arka ayaklarını sık yer değiştirme, tekrarlayan yatıp kalkma ve ağrılı yüz ifadesi ile kendini gösterir. Travmatik retiküloperitonitis veya perfore abomasum ülserlerinde gelişen pariyetal ağrı, yürürken arka bacaklarını vücuttan uzak tutma ve kambur duruşla karakterizedir. Viseral veya pariyetal abdominal ağrı bulunan sığırlarda, ventrofleksiyona karşı direnç ve abdomenin derin palpasyonunda inleme vardır. Daha şiddetli vakalarda, hayvan her ekspirasyon sırasında inler.
Anoreksi olan ve abdominal gerginlik olmayan hastalıklar:

Basit indigesyon, Rumen asidozisi (akut, kronik),

Rumen alkalozisi, Rumen kokuşması,

Ruminitis, RPT,


Download 0.97 Mb.

Share with your friends:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   19




The database is protected by copyright ©ininet.org 2024
send message

    Main page