GASTRİTİS
Mide yangısı (gastritis) denilince, mide mukozasının kataral (G. catarrhalis), yüzeysel (G. superficialis) veya derin katmanlarının (G. profunda) yangısı anlaşılır. Mide yangılarında genelde gastritisten şüphe edilir, ancak kesin teşhis endoskopik, biyopsi ve histolojik muayeneler sonucu konulabilir.
Etiyoloji: Atlarda gastritis olguları oldukça seyrek görülmesine rağmen, ince barsak ileusları ve fonksiyon bozuklukları sonucu oluşan duodenal refluks olgularında çok sık rastlanılır. Duodenal refluks olgularında mideye gelen safra asitleri ve pankreatik fermente içerikler, ağır metal intoksikasyonları, fosfatlar, nitratlar, deriye sürülen yakıcı ilaçların yalanması, stomatitis ve ösefagitis olguları mide mukozasında hasarlara ve ağır gastritise neden olmaktadır. Ayrıca uzun süre bozuk gıdaların verilmesi, mide parazitleri (gastrophylus, trichostrongylus), midede anormal kum ve toprak birikimi de kronik gastritise neden olurlar. Akut mide dilatasyonunda, özellikle karbonhidratça zengin yemlerle aşırı beslenmede, bakteriyel etki ile oluşan uçucu yağ asitleri mide mukozasında gastritise ve ülserlere neden olur. Ayrıca bazı ilaç uygulamaları (kortikosteroidler, salisilatlar, fenilbutazon, Naproxen, Indomethacin, Fluniksin meglunimin gibi) ile ilgili olarak da mide ülserleri gelişir. Özellikle NSAID uygulamalarının prostaglandin (Pg-E2) sentezini inhibe etmesine bağlı olarak mide asiditesine karşı koruyucu mukoza bariyerinde hasar gelişmekte ve ülserler meydana gelmektedir. Prostaglandinler mukus sekresyonunu stimüle eder, mukozal kan akımını hızlandırır ve gastrik mukozal bariyeri sağlamlaştırdığı bilinmektedir. Genelde NSAID’ler uygulama dozuna ve süresine bağlı olarak pylorik-antral bölgede ülserlere neden olurlar.
Semptomlar: Klinik olarak hayvanlarda pek spesifik olamayan iştahsızlık, anoreksi, zayıflama, verim kaybı, pityalismus, bazen kolik ve diş gıcırdatma gibi semptomlar görülür. Perfore olmuş olgularda hızla gelişen generalize peritonitis, septisemi, hemorajik anemi, leukopeni, şok ve birkaç saat içerisinde ölüm görülür. Komplikasyonlar olarak; kan kayıplarına bağlı hemorajik anemi, hipoproteinemi, gastroösefagal refluks sonucu gelişen ösefagitis, parsiyal veya tam tıkanmalara neden olabilen duodenumda sikatriks doku gelişimi, gastroduodenal ülserler, ülserlerin perforasyonuna bağlı septik peritonitis, peritoneal adhezyonlar ile cholangitis ve hepatitis gelişebilir.
Teşhis: Diagnostik amaçla, ilk olarak hasta sahibine hastalığın geçmişiyle ilgili detaylı anamnez soruları (önceki tedavi, toksin veya yabancı maddelerin alınıp alınmadığı, sancının varlığı gibi) yönetilmelidir. Burun meri sondası ile mide içeriği alınıp içeriğin muayenesi yapılmalıdır. En güvenli ve kesin teşhis gastroskopik (endoskopik) muayene ile biyopsi ve histopatolojik muayene örnekleri alınarak yapılır. Duodenal ülserlerin teşhisi genelde post mortem yapılabilmektedir.
Tedavi: Öncelikle burunmeri sondasıyla mide boşaltılır ve soğuk su ile yıkanır. Primer nedenlere yönelik tedavi yapılmalıdır. Sonda yardımı ile Kaolin ve pektin gibi mide mukozasını koruyucu maddeler veya Sucralfate 2-6 gram günde 3-4 kez oral yolla verilebilir. Midede ülserler şekillenmiş ise metochlopramid 0.1 mg/kg, Ranitidine 6.6 mg/kg dozda veya Cimetidine 18 mg/kg dozda günde 3-4 kez oral yolla verilmelidir. Proton pompa inhibitörlerinden Omeprazole 1.5 mg/kg dozda günde bir kez nasogastrik sonda yardımıyla oral veya 0.5 mg/kg dozda intravenöz yolla verilebilir.
SANCI (KOLİK SENDROMU)
Abdominal organlarda çok çeşitli etkiler sonucu ortaya çıkan ağrılar kolik olarak adlandırılır. Kolik (sancı) bir hastalık olmayıp hastalıkların seyri sırasında ortaya çıkan bir semptomdur.
Sancı, hakiki sancı (sindirim kanalından köken alanlar) ve yalancı sancı (sindirim kanalı dışındaki karaciğer, periton, üriner sistem gibi organlardan köken alanlar) olmak üzere ikiye ayrılır. Ayrıca sancılar, gaz sancısı, spazmodik sancı veya ileus sancısı olarak ta sınıflandırılır. Sürelerine göre sancılar, kısa aralıklı (nöbetler arası 5-10 dakika), uzun aralıklı (10-20 dakika), çok uzun aralıklı (sancı aralığı 1-2 saat) ve devamlı sancılar olmak üzere 4’e ayrılır. Şiddetine göre, hafif, orta ve şiddetli sancılar diye 3’e ayrılır.
Etiyoloji: Sancı, diğer hayvanlara göre atlarda daha çok ve sık görülür ve en önemli nedeni tek tırnaklıların sindirim kanalının farklı özellikler taşımasıdır.
Yapıcı nedenler: Sindirim kanalının anatomik yapısı, midenin küçük olması, kusmaya elverişli olmaması, barsakların uzun ve yer yer daralma ve genişleme göstermesi, uzun ve gevşek bir mezenteriyumun bulunması, sekumun çok büyük ve sfinkterlerin dar oluşu, mide-barsak kanalını uyaran otonom sinirlerin mekanik, şimik, termik meteorolojik gibi çevresel faktörlerden çabuk etkilenmesi vb. gibi nedenler,
Hazırlayıcı faktörler: Diş bozuklukları, bozuk yemlerin verilmesi, aşırı yorgunluk, tam hareketsizlik, ani rasyon değişimi, fazla yem yedirilme, verilen samanın çok ince ve küçük kıyılması, yaşlılık, travma, verilen suyun kumlu ve çok soğuk olması gibi faktörler sayılabilir.
Ayrıca gıda maddelerinin geçişinin engellenmesi ve barsak boşluğunda aşırı fermantasyonu, barsak motile bozuklukları, mukozal patolojik değişiklikler, gıda maddelerinin büyüklüğü ve biyo yaralılığı ile kimusun (Chymus) su içeriği de sancı oluşumunda etkilidir.
Sancıda risk faktörleri: Sancı olaylarında ırk, yaş, cinsiyet, gebelik, nakliyat, vücut ısısı artışı, aşılama, bakım ve beslenme, iklim ve hava değişiklikleri gibi çevresel faktörlerin önemli rol oynadığı yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur.
Tablo. Atlarda sancı ile ilgili risk faktörleri
Hastalık
|
Hayvan
|
Mekonyumun atılamaması
|
1-5 günlük taylarda
|
Aganglionosis
|
Taylarda
|
Kolon torsiyonu
|
Yaşlı ve gebe kısraklarda
|
Enterolith
|
Bölgesel
|
Gaz sancısı
|
Aşırı tane yem tüketimi körpe ot, körpe ot+egzersiz,
|
Dorsal kolon deplasmanı
|
İri cüsseli, sıcak kanlı atlar
|
Lipoma strangulasyonu
|
12 yaşında büyük atlarda
|
Foramen epiploicum fıtığı
|
Yaşlı atlarda (ince barsak fıtığı)
|
İnguinal hernia
|
Sıcak kanlı aygırlar, Standart, Saddle, Tenesse gezi atlarında
|
Kolon konstipasyonu
|
Aşınmaya bağlı diş bozuklukları, susuz kalma, hareketsizlik
|
Sekum konstipasyonu
|
Yaşlı atlarda
|
Askarid tıkanması
|
Taylarda
|
Abdominal apse
|
Daha çok atlarda
|
Sancı şikayetiyle getirilen hayvanın muayenesi ve değerlendirilmesi:
Anamnez: Hayvanın ne zamandan beri sancılı olduğu, sancının şiddeti, aralığı, yem alımından ne kadar sonra ortaya çıktığı, ne tür yemle beslendiği, verilen yemin miktarı, defekasyon yapıp yapmadığı, son günlerde anthelmentik ilaç kullanılıp kullanılmadığı sorulur.
Sancının süresi cerrahi müdahaleye ihtiyaç olup olmadığının belirlenmesinde önemlidir. Aralıklı ağrı, daha az ciddi problem olduğunu gösterir, sürekli ağrı, daha ciddi gastrointestinal hastalıkları gösterir. Mide dilatasyonunda nasogastrik sonda uygulamasını takiben midenin boşaltılması hayvanda bir rahatlama sağlar. Mide dilatasyonunun mevcut olmadığı sürekli ağrı, şiddetli ileitis/kolitis, intramural venöz gerginlik ve ödemle birlikte olan intestinal volvulus veya enfarktüsten kaynaklanır. Ağrılı hayvanın aniden sakinleşmesi, mide veya sekum gibi iç organ rupturunu gösterir.
İnspeksiyon: Hayvanın kısa süreli olarak dıştan gözlenmesi sancının şiddeti, aralıkları, hayvanın özel bir durum alıp almadığı, mental durumu ve abdominal dolgunluk ve gerginlik hakkında fikir sahibi olmak açısından önemlidir.
Yaygın bir gerginlik bulunması; mide veya kalın barsakta bir bozukluktan,
Gerginliğin dorsalde olması; muhtemelen gaz birikmesi,
Ventralde gerginlik olması; muhtemelen sıvı veya katı gıdalardan ,
Sadece sağ karın duvarında gerginlik; sekumdan, solda sınırlı bir gerginlik, kolonun nefrosplenik ligament arasında hapis olmasından kaynaklanır.
Fiziksel muayene: Beden ısısı, nabız (dolgunluk, sayı, ritim), solunum hareketleri, kapiller dolum zamanı (KDZ), mukoza ve konjuktivaların rengi, serum total protein miktarı, asit-baz dengesi, PCV gibi laboratuar bulgularının belirlenmesi prognoz ve genel durum için önemlidir. Beden ısısının 39.5C olması, enteritis, pleurotis yada peritonitis gibi birincil enfeksiyonlara işarettir.
Kalp ve nabız sayısı: Sancılı bir atın değerlendirilmesinde nabız sayısının önemli bir yeri vardır. Nabız sayısı ve basıncı, mevcut ağrının yaygınlığı, kan basıncı ve heyecan durumlarından etkilenir. Kolikli atlarda nabız sayısının genelde 60/dakika olduğu durumlar medikal sağaltıma, nabız sayısı 80/dakika olduğu durumlar operatif sağaltımlara yanıt verirken, nabzın 100/dakika olduğu hastalarda prognoz kötüdür. Oral mukozaların rengi, dolaşımın durumunu, kapiller dolum zamanı (normalde < 2 saniye) ise doku perfüzyonunu belirler. KDZ >2 saniye ise doku perfüzyonunun azaldığını gösterir. KDZ 2-3 saniye olması ve mukozaların koyu pembe olması septik şokun erken devresine işarettir. Mukozaların kirli kırmızı renkte, diş etlerinin kuru ve KDZ 4-5 saniye olması şokun ileri safhasını gösterir. Endotoksemi ve/veya koagulopati durumlarında, diş etleri koyu mor renktedir. Hematokrit ve total protein değerlerinin bilinmesi hastanın sıvı gereksinimini belirlemek açısından önemlidir.
Abdomenin muayenesi: Abdominal muayenede, oskultasyon, burunmeri sondası, rektal muayene ve abdominosentez yöntemleri kullanılır.
Oskultasyon: Barsak peristaltiğinin belirlenmesinde abdomenin oskultasyonu yapılır. Özellikle sekum ve kalın barsak kontraksiyonları oldukça net duyulur. Kolikli bir atta normal kontraksiyon sesleri; basit bir obstrüksiyonu (konstipasyon), azalan veya hiç duyulamayan sesler ise enfeksiyöz nedenli bir irritasyonu (enteritis) yada strangulasyonu belgeler. Abdominal oskultasyonla; intestinal seslerin yaygınlığı, sıklığı, süresi ve lokalizasyonu belirlenir. Seslerin gürültülü, sık ve uzun süreli duyulması intestinal aktiviteyi gösterirken, seslerin azalması intestinal hipoaktiviteyi gösterir. Hiç ses yokmuş gibi sadece kısa hafif seslerin alınması ileustan, kesintisiz seslerin alınması ise hiperperistaltik veya spazmodik kolik yönünden kuşku uyandırır. Abdominal ping sesleri; özellikle kalın barsak ve sekumda gaz birikmesi sonucu alınır. Abdominal gerginlikle birlikte abdomenin her iki yanında büyük ping sahalarının olması, şirürjikal müdahalenin gerekliliği için güçlü bir indikatördür.
Burunmeri sondası uygulaması: Sancılı atlarda mide içeriğinin değerlendirilmesinde hem prognostik hem de terapötik öneme sahiptir. Sancılı bir atta neden ne olursa olsun mutlaka midenin boşaltılması sağlanmalıdır. Mide drenajı hem tedaviye katkı sağlamakta hem de hayat kurtarıcı olmaktadır. Mideden alınan sıvının özelliği hayvanlardaki sancının belirlenmesinde önemlidir. Mide içeriğinin; sindirilmemiş yem maddeleri içermesi, gastrik dilatasyon yada durgunluğu, sarı yeşil olması safra-pankreas kanalının distalinde yangı olduğunu, kahve-kırmızı renkte olması strangulasyon yada hemorajik gastro-enteritise bağlı mukozal hasar olduğunu belirler. Gastrik sıvı analizleri ile; yüksek alkali pH mideye reflux olduğunu gösterir. Mide sıvısında yangısal ve neoplastik hastalıklar için sitolojik muayeneler ile salmonellosis gibi hastalıklar için de kültür muayeneleri yapılır.
Rektal muayene: Sancının değerlendirilmesinde en değerli yöntemdir. Muayeneden önce rektumun zedelenmesini önlemek için analjezik yada sedatifler (Xylazin vb. 0.1-0.2 mg/kg) uygulanır. Sol dorsalde; dalak, spleno-renal ligament ve sol böbrek muayene edilir. Sağ dorsalde; columna vertebralisin ventralinde mesenterik arterler ve sekakolik arter palpe edilir. Duodenum muayene edilir ve kol aşağı yönlendirilerek sekumun gövde kısmı ile ventral ve medial teniası palpe edilir. Sağ ventral bölgede sekumun içinde gıda parçaları, sağ ventral ve kaudalde yumuşak içerikle dolu büyük kolon ve sol ventral bölgede küçük kolonlar palpe edilir. Küçük kolonlar dışkı yumaklarının bulunmasıyla ayırt edilir. İnce barsaklar genelde palpe edilemezler ancak gergin tonus nedeniyle palpe edilir. Kol geriye çekilerek idrar kesesi ve rektum muayene edilir. Sancı durumlarda rektal muayene bulguları:
Mide dilatasyonlarında, dalak kaudale ve median hatta doğru itilir. Duodenitis-jejuniste normalde sola doğru seyreden duodenum, duodenal bozukluklarda boru şeklinde median hatta kolumna vertabralise dik olarak ventral doğru seyreder. Adinamik ileus veya ince barsak obstrüksiyonlarında birkaç barsak lopu boru şeklinde gergin palpe edilir. Strangulasyon ve obstrüksiyona uğramış barsak lopları, pelvik boşluğunu da içine alan tüm abdominal boşlukta özellikle median hatta palpe edilir. Sekum timpani ve konstipasyonlarında rektal muayene bulguları farklıdır. Sekum timpanisinde, sekum pelvik kemere doğru itilir. Normalde vertikal pozisyonda olan ventral teniası, sol ventral bölgede hissedilir ve diagonal olarak sağa mezenterik bağlanma bölgesine doğru seyreder. Sekum dilatasyonu büyük kolon torsiyonu ile karışır. Ancak sekum ventral teniası diagonal pozisyonda yer alması teşhiste büyük rol oynar. Sekum konstipe olduğunda veya sıvı ile dolu olduğunda ventral tenia gergindir ve kaudal yerine ventrale ve kraniyale deplase olur. Kolon sol abdominal duvar ve dalağın lateral yüzeyi arasında hissedilir. Pelvik kanalın önünde, torsiyon olmuş gergin kolonlar hissedilir.
Peritonda aşırı sıvı birikiminin olduğu durumlarda barsaklar suda yüzüyor gibi hissedilir. Abdominal duvarın viseral yüzeyinde palpasyonla ağrı oluşturulması akut diffüz peritonitisi belgeler. Bazen geniş hacimli abdomene sahip atlarda ve rektumun gergin olduğu durumlarda abdomen boş hissedilir. Kesin tanıda rektal muayenenin abdominosentezle desteklenmesi gereklidir.
Rektal muayene bulgularına göre şirürjikal müdahalenin gerekli olduğu durumlar:
1) Pelvik kanalın hemen önünde veya içinde büyük gergin organ (kolon obstrüksiyon ve torsiyonu,
2) Gazla dolu, kalınlaşmış ince barsakların gergin lopları (obstrüksiyon)
3) Sol karın duvarı ile dalak arasında gergin kalın barsak,
4) Nefrosplenik ligamentin üstünde gerilmiş kalın barsak,
5) İnguinal halkalar içine girmiş gergin ince barsak,
6) Sağ dorsal kolon veya transversal kolonda sert, belirgin kitle (enterolit),
7) Sağ ventral abdomende sert içerikle dolu veya çekildiğinde ağrı oluşan gergin medial sekal ligament bulunan büyük organ (sekum konstipasyonu),
8) İntraperitoneal yapışmalar,
9) sağ dorsal abdomende, sekumun medialinde kitle (iliosekal invaginasyon) sayılabilir.
Hematokrit değer ve total protein konsantrasyonu: Hayvanlarda dehidrasyon ve şok durumunun belirlenmesinde önemli kriterlerdir.
Peritoneal sıvı analizleri: Abdominal boşluktan iğne veya meme kanülü ile punksiyonla alınan periton sıvısı analizleri abdominal organlar hakkında faydalı bilgiler verir. Normal periton sıvısı açık sarı renkte, berrak ve total protein (TP) değeri <2.5 g/dl’dır. Sıvının;
1) bulanık ve yüksek TP konsantrasyona sahip olması, peritonitise,
2) Serosanguinöz olması barsak nekrozisini ve cerrahi müdahalenin gerekli olduğunu,
3) Bulanık, serosanguinöz ve gıda materyalini içermesi gastrointestinal perforasyonu gösterir.
Belirgin kanlı sıvı splenik punksiyonu, abdominal hemoraji, neoplazi veya barsağın strangulasyonu ile birlikte, venöz damarların obstrüksiyonunu gösterir. Periton sıvısı eritrosit sayısı > 75.000 mm3 olması cerrahi müdahalenin endike olduğunu ve lökosit sayısının > 10.000 mm3 (normalde < 5.000 mm3) olması anormaldir.
Özetle kolikli bir atta cerrahi müdahale için kriterler:
-
rektal muayene bulguları,
-
Nasogastrik sonda uygulaması ve bulguları
-
Periton sıvısı analiz sonuçları,
-
Analjezik tedaviye cevap,
-
Anamnezde haftalar, aylarca süren sancı belirtilerinin bulunduğu hallerdir.
Atlarda sancının tedavisinde kullanılan analjezikler:
Sancının giderilmesi için, nonsteroid antienflamatuarlar (NSAID), narkotik analjezikler, non-narkotik analjezikler, sedatif ilaçlar uygulanır. Bu ilaçlar direk olarak sancının kimyasal mediatörlerinin üretimini engelleyerek sancı sitümülasyonunun iletimini inhibe ederek ve sentral sinir siteminin sancıya duyarlılığını azaltarak etkili olurlar. Atlarda viseral analjezi oluşturan ilaçlar:
İlaç Önerilen doz (mg/kg, İV):
Narkotik analjezikler:
Morfin 0.02-0.04
Meperidine 0.2-0.4
Butarphanol 0.02-0.05
Methadone 0.05-0.1
Pentazocine 0.4-0.8
Non-narkotik analjezikler:
Flunixin meglumine 0.6-1.1
Dipyrone %50 10-20 ml
Sedatif analjezikler
Xylazine 0.3-0.5
Sancıya neden olan konstipasyonların tedavisinde kullanılan sürgütler:
1) Tuzlu sürgütler: Gastrointestinal kanalda (GİK) tamamen emilmeyen, kalan kısımları ile osmotik yolla GİK’a sıvı çekilmesine ve dolayısıyla içeriğin sulanmasına neden olan sürgütlerdir. Dehidrasyon söz konusu olmadığı durumlarda rahatlıkla kullanılabilir. Atlarda 3-12 saat içerisinde etki gösterirler. Kum sancısında kontrendikedir. Bunlardan,
MgSO4 100-400 gram, MgOH 1-4 litre , Na2SO4 250-375 gram (oral yolla),
2) Yağlı sürgütler: Ana işlevi dışkıyı yumuşatmaktır. Parafin likit 0.5-1 litre, Dioctyl sodium succinate gibi anyonik surfectanlar da oral atlara 7.5-30 gram/450 kg CA dozda verilebilir.
3) Antrokinon bileşiği sürgütler: İndirekt etkilidirler. Özellikle kalın barsaklarda etkilidirler. 12-36 saat içerisinde etki gösterirler, İstizin 10-12 gram su ile karıştırılır oral yolla burunmeri sondasıyla verilir.
4) Neuromusküler sürgütler: Neostigmin 0.4-2 mg/100 kg CA sc, Physostigmin, carbachol gibileri oral verildiklerinde 2-4 saat sonra, parenteral yolla 10-30 dakika etkilidirler. Peristaltik artırıcı etkileri vardır. Tıkanma durumlarında ruptur tehlikesine karşı kontrendikedir.
YENİ DOĞAN TAYLARDA SANCI
Etiyoloji: öncelikle mekonyum konstipasyonu mide ve duodenum ülserleri, refluks sonucu oluşan ösefagitisler, midenin boşaltım hataları, ince barsaklardaki strangulasyon veya invaginasyonlar, ösefagus obstrüksiyonları, ösefagustaki strüktürler ve atresia koli sayılabilir.
Diagnoz: Rektal muayene (mekonyum konstipasyonu), ultrasonografik muayene (mekonyum konstipasyonu, strangulasyon ve barsak invaginasyonları) endoskopik muayene (mide ve duodenum ülserleri, refluks, ösefagitis, ösefagus strüktürleri, ösefagus obstrüksiyonları) yöntemleri kullanılır.
Tedavi: Rektum veya küçük kolon mekonyum konstipasyonlarının tedavisinde rektuma sıcak su lavmanları yapmak genelde yeterli olmaktadır. Kalın barsaklardaki konstipasyonların tedavisinde burunmeri sondası yardımıyla 200 ml parafin likit oral olarak kullanılır. Analjezik olarak Dipyron (Novalgin) 2 ml/ 50 kg dozda İV yolla verilebilir.
Gastroskopik muayene ile mide ve duodenum ülseri teşhisi konulan hastalara H2 blokerleri (Cimetidine veya Ranitidine 7 mg/kg günde 3 kez oral) veya K+ H+ ATPase-blokeri (Omeprazol 1-1,5 mg/kg /gün dozda İV veya oral) verilebilir. Ösefagus obstrüksiyonları Detomidin (20-40 µg/kg CA dozda İV) ile sedasyon yapıldıktan sonra burunmeri sondası yardımıyla ortadan kaldırılabilir. Ösefagus strüktürlerinin tedavisi ancak cerrahi müdahaleler ile mümkün olmaktadır.
YAŞLI HAYVANLARDA SANCI
Etiyoloji: Mide-barsak kanalı, üriner sistem, göğüs ve ösefagus bölgesi, hareket organları, periton ve karaciğer hastalıkları ve diğer enfeksiyöz hastalıklar (tetanos, kuduz, borna, salmonellozis gibi) ile hatalı besleme ve barınma şartlarının kötü olması, yetersiz su verilmesi, hatalı veya yetersiz antiparaziter ilaç kullanımı, ağır işlerde çalıştırılma, yüksek dozlarda fenilbutazon içeren ilaçların tedavide kullanılması, rasyondaki pelet veya enerji bakımından zengin tane yemlerin oranın fazla olması sayılabilir. Yetişkin atlarda yapılan bir çalışmada (152 hayvan) kataral barsak krampları % 80, obstipasyonlar % 10, mide ülserleri % 3.75, mide rupturları % 2.5, strangulasyonlar % 1.25, enterolitler % 1.25 ve diğer mide barsak problemlerinin % 1.25 oranında sancıya neden olduğu ortaya konulmuştur.
Semptomlar: Klinik bulgu olarak, hayvanlarda belirgin bir abdominal ağrı ve sancı, genel durum bozukluğu, kalp ve solunum sayılarında artış, ateş, terleme, mukozalarda solgunluk, kızarıklık ve siyanoz, kapiller damar dolum süresinin 2 sn’den fazla olması, dolaşım sisteminin zayıflamasıyla hayvanlarda titreme, abdominal asimetri veya gerginlik ve barsak peristaltik seslerinde değişimler (bazen aşırı artış, azalma veya kaybolma) gözlenir.
Teşhis: Sancının etkili bir tedavisinin yapılabilmesi için hayvanların klinik ve laboratuar yönünden çok iyi muayene edilmesi şarttır. Hayvanlarda iyi bir teşhis ve tedavini için rektal muayene, burunmeri sondası ve abdominal punksiyon uygulamalarının yapılması gereklidir. Hayvanlardaki dehidrasyon derecesinin belirlenmesi için, deri elastikiyetinin derecesi, mukozalardaki kızarıklık, kapiller damar dolum süresi, hematokrit değer ve serum total protein düzeylerinin ortaya konulması önemlidir. Akut böbrek yetmezliği, karaciğer hastalıkları, endotoksemi ve dissemine intravasküler koagulapati (DIC) durumlarında böbrek insidansı, serum bilirubin, SDH, GGT, Alkalen fosfataz analizleri, leukosit ve trombosit sayıları, protrombin süresi, parsiyel tromboplastin süresi, fibrin miktarları ve antirombin-III düzeyleri gibi laboratuar muayeneleri de gereklidir.
Tedavi: Hayvanlara sancının şiddetine göre analjezik olarak, Dipyron 20-40 mg/kg yalnız veya Flunixin meglumin 1.1 mg/kg, Xylazin 0.5 mg/kg, Detomidin 20-40 µg/kg dozlarında İV yolla uygulanır.
Konstipasyonların sağaltımında Magnezyum tuzları (MgSO4 x 7 H2O) 370 g/10 litre su ile veya MgSO4 (susuz) 180 g/10 litre su ile ve ilave olarak 2 litre parafin likit oral olarak verilebilir. Ayrıca sıvı-elektrolit kaybının dengelenmesi için 50-100 ml/kg/gün dozda izotonik NaCl İV yolla verilmelidir. Hayvanlarda şiddetli eksikoz veya şok durumu söz konu ise intra vasküler volümün dengelenmesi için % 7.5’luk NaCl solüsyonu 4 ml/kg dozda, metabolik asidozisi engellemek için % 8.4’lük sodyum bikarbonat çözeltisinden 750 ml izotonik NaCl içerinde İV verilmelidir. Endotoksemi durumlarında yukarıdaki tedaviye ek olarak hayvanlara 30 mg/kg dozda DMSO izotonik solüsyonlar içinde i.v. yolla uygulanabilir. Antibiyotik olarak Procain penicilin 22000 IU/kg CA x2/gün dozda tek başına veya 2,2 mg/kg dozda Gentamisin ile kombine edilerek günde iki defa verilebilir.
ATLARDA SANCIYLA SEYREDEN HASTALIKLAR
-
Mide dilatasyonu
- Akut (primer ve sekonder) ve kronik mide dilatasyonları,
-
Konstipasyonlar
- İnce barsak, kolon, kolon parvum, sekum ve rektum konstipasyonları,
-
Barsak tıkanmaları (Obstrüksiyonlar),
-
Kum sancısı,
-
Timpani (meteorismus intestini),
-
Spastik kolik (enteralgia catarrhalis),
-
Barsaklarda patolojik vaziyet değişiklikleri
- İnvaginasyon, rotasyon, torsiyon, fleksiyon, strangulasyon, inkarserasyon,
-
Trombo-embolik sancı,
-
Gastroenteritislerden ileri gelen sancılardır.
Sancı semptomu ile seyreden hastalıkların komplikasyonları:
Timpani sonucu asfeksi, mide rupturu, barsak rupturu, septik peritonitis, sepsis, otointoksikasyonlar, şok ve barsaklarda patolojik vaziyet değişiklikleridir. Olayların sonunda % 10 oranında ölüm görülür.
AKUT MİDE DİLATASYONU (Dilatatio ventriculi acuta)
Akut mide dilatasyonu, midede aşırı miktarda gaz, yem ve sıvı birikmesi sonucu aniden ortaya çıkan midenin hacimce genişlemesi olgusudur. Midenin yem maddesi olmayan veya bozulmuş gıda maddeleriyle aşırı dolgunluğu primer mide dilatasyonu, ileus ve kolik sendromunda ortaya çıkan mide dilatasyonu sekonder mide dilatasyonu olarak sınıflandırılır.
Etiyoloji: Primer akut mide diltasyonunun etiyolojisinde aşırı yem alımı seyrek olarak rol oynar. Ancak sapların veya samanın aşırı miktarda küçük kıyılması akut mide dilatasyonunun gelişmesini hızlandırır. Zor sindirilebilen yem maddeleri (çavdar, buğday, mısır gibi taneli, çamurlu saman kaba sap gibi yemler), güçlü kabaran yemler (yonca, fasulye, bezelye, mısır, şeker pancarı, patates, melas, ekmek ve kuru şeker pancarı posası) primer akut mide dilatasyonunun gelişmesinde önemli bir rol oynarlar. Hayvanların aşırı ağır işlerde kullanılması (koşma, ağır yük çekimi), hava yutma (aerofaji), mide barsak sisteminin paralizleri gibi durumlarda da ağır akut mide dilatasyonunu görülebilir.
Çok miktarlarda taneli yemlerin (tahıllar) alınması ve bakteriyel etkiler midede uçucu yağ asitleri ve süt asitlerinin miktarının artmasına neden olur. Uçucu yağ asitlerindeki bu artışlar midenin boşalmasını engeller. Bakteriyel etkinin artmasıyla birlikte midede gaz oluşumunu artar ve midede dilatasyon şekillenir. Midedeki basıncın artması midenin kan dolaşımını olumsuz etkiler. Venöz damarlarda osmotik ve onkotik basınç artışlarına bağlı olarak mide mukozası aracılığıyla mide lümeninde anormal sıvı birikimi şekillenir. Sıvı birikiminin artmasına bağlı olarak mide dilatasyonunun şiddeti artar.
Mide dilatasyonlarının oluşumunda genelde piloris tıkanıklarının neden olduğu fonksiyonel rahatsızlıklar önemli bir yer tutar. Piloris krampları, kolik sendromlarında kendiliğinden ortaya çıkan midenin aşırı dolgunluğuna da neden olurlar.
Sekonder akut mide dilatasyonları, genelde ince barsak tıkanıklıkları ve barsak dilatasyonları, bazen de kalın barsak tıkanıklıkları ve şişkinlikleri durumlarında ortaya çıkar. Özellikle ince ve kalın barsaklarda şekillenen obstrüksiyonlar, patolojik vaziyet değişiklikleri (invaginasyon, torsiyon, volvulus vb.) fonksiyonel ileus durumları, konstipasyon ve obstipasyon olguları, gastrophylus larvalarının pilorisi tıkaması ile bölgesel saplı lipomlar veya mezenteriyum tarafından barsakların boğulması sonucu barsak içeriğinin mideye doğru reflux olması rol oynar. Barsak içeriğinin mideye doğru refluks durumları mide mukozasında hasarlara neden olur. Midede intragastrik basıncın artmasıyla birlikte intravasal sıvı kayıpları ve toksin resorpsiyonları dolaşım şokuna neden olur. Akut veya kronik seyirlidir.
Semptomlar: Beslenme hatalarına bağlı olarak şekillenen akut mide dilatasyonlarında klinik belirtiler yem alımından hemen sonra (0.5-1 saat) ortaya çıkar. Klinik belirtiler olarak, şiddetli sancı, boyun ve omuz bölgesinde terleme, köpek oturuşu pozisyonu, barsak peristaltik hareketlerinde orta veya şiddetli azalma, durgunluk ödemi, mide ve karın boşluğunda transudat birikimi, midenin aşırı büyümesi sonucu abdominal solunumun engellenmesi, kalp, dolaşım ve solunum sistemi problemleriyle genel durum bozuklukları sayılabilir. Solunum ve nabız sayıları artmıştır. Fermantasyon veya içerik artışı nedeniyle midenin gelişmesi diyaframaya basınç yaparak solunum güçlüğüne neden olur. Asfeksi belirtileri görülür. Mide içeriğinin ve gazın boşaltılması için hayvanda kusma reflekslerinin görülmesi ve midede ruptur şekillenebilir. Mide rupturu şekillenirse hayvanda sancı semptomları aniden ortadan kalkar ve durgunluk görülür. Mide içeriğinin peritonu kontamine etmesi sonucu septik şok tablosu gelişimine bağlı olarak hayvanın genel durumu hızla bozulur. Soğuk terleme, nabız ve solunum sayısında anormal artışlar, vücut ısısında düşme ve konjuktivalarda siyanoz ve septik peritonitise bağlı 1-2 saat içerisinde koma, kollaps ve ölüm görülür.
Prognoz: Perakut seyirli bir hastalık olup, hafif dereceli primer mide dilatasyonları kendiliğinden iyileşebilir. Akut primer mide dilatasyonları hekimliğimizde acil müdahale ile hayat kurtarıcı endikasyonu olan ağır sindirim sistemi problemidir. Asfeksi, mide ve diyaframa rupturuna bağlı septik peritonitis sonucu ölüm olayları görülür.
Teşhis: Klinik bulgular, anamnez bilgileri ve burunmeri sondası uygulamaları hastalığın tanısında yardımcı olur. Burunmeri sondası uygulandığında, basınçlı bir şekilde çikolata renginde, kanlı ve içerisinde yem maddeleri bulunan ekşi kokulu bir içerik gelmesiyle hayvanda bir rahatlama görülmesiyle kesin tanı konur. Mide rupturunun geliştiği durumlarda burundan ekşi kokulu içerik gelmesi ve burunmeri sondası uygulamasında ise hiç içerik gelmemesi mide rupturunu gösterir. Mide rupturu durumlarında kesin teşhis, peritoneal sıvı analizleri sonucu konur.
Tedavi: Öncelikli olarak hayvana intravenöz olarak spazmolitik ilaçlar (Metamizol 20-50 mg/kg) verilmelidir. Midede şekillenebilecek yaralanmaları engellemek için en kısa sürede mide sondası (burunmeri sondası) uygulanarak içerik boşaltılmalı mide yıkanmalıdır. Geçiş tıkanıklıklarının olmadığı durumlarda mide içeriğinin çabucak boşaltılması için hayvanlara 1-2 litre parafin likit verilebilir. Hayvanlarda oluşan elektrolit ve sıvı kayıplarının telafi edilmesi için intravenöz yolla büyük miktarlarda poliiyonik sıvı-elektrolit solüsyonları verilmelidir.
KRONİK MİDE DİLATASYONLARI
Etiyoloji: Akut dilatasyonlardaki nedenlerin mideyi sık sık etkisi altına alması, yaşlılık, diş bozuklukları, aerofaji (hava yutma), pyloris ve barsaklarda stenoz, apse, tümör, ulkus, kumlu sular, midenin sürekli yangısı gibi bozukluklar sayılabilir.
Semptomlar: Primer olaylardakine benzerse de daha hafif ve uzun süreli seyreder. Klinik semptomların sık olarak ortaya çıkması akut mide dilatasyonlardan ayrımını kolaylaştırır.
Tedavi: Diş bozukluklar yel yutma gibi olaylar operatif yolla sağaltılır. Sekonder olaylardaki tedavi geçerlidir ve hayvana az miktarlarda sık yem verilir. Yemlere günde 50 gr Na2SO4 4-5 gün süreyle ilave edilir.
MİDE RUPTURU
Mide rupturunda genel olarak primer veya sekonder mide dilatasyonları önemli bir rol oynar. Bakteriyel etkilerle mide içeriğinden aşırı gaz üretimi ortaya çıkar ve içerik şişer. Böylece dilatasyonlarda intragastrik basınç artar. Basıncın artması sifinkter kaslarda gerilmeye neden olur ve midenin predispoze anatomik yapısından dolayı mide rupturu şekillenir.
Semptomlar: Klinik semptom olarak akut mide dilatasyonlarındaki klinik belirtiler görülür. Şiddetli ağrı, kalp ve solunum frekanslarında artış, dispnea, bazen salivasyon, seyrek olarak burun deliklerinden mide içeriğinin gelmesi, özellikle boyun bölgesinde terleme ve pityalizm görülür. Mide rupturu şekillenen hastalarda kolik belirtilerinin aniden ortadan kalkmasıyla genel durum bozuklukları ortaya çıkar. Akut dolaşım şokundaki klinik belirtilere (özellikle soğuk terleme) benzeyen semptomlar görülür. Hastalarda kalp atım sayısı dakikada 100’ün üzerine çıkar, kalp atımları zayıf bazen de hissedilmez, mukozalarda kirlenme, kapiller damarlarda dolum süresinin uzaması (> 4 saniye), hematokrit değerde hızlı bir artış ve leukosit sayılarında hızlı bir düşüş (<200/µl) tespit edilir.
Teşhis: Klinik bulgular ile parasentez bulguları hastalığın tanısında önemli bilgiler verir. Abdominal punksiyonda kahverengi-kırmızı sıvı içerik elde edilir.
Ayrıcı tanı: Barsak rupturu ve peritonitisle karışsa da klinik ve parasentez bulguları ile kolayca ayırt edilebilir.
Tedavi: Hastalıkta geçerli bir tedavi yöntemi yoktur. Hastalığın prognozu kötüdür. Mide rupturu teşhisi konulan hayvanlara en kısa sürede ötenazi yapılmalıdır.
DUODENİTİS-PROXİMAL JEJUNİTİS
Daha önceleri anterior enteritis olarak adlandırılan ve akut gastrik torsiyon benzeri bir klinik sendromdur. Genelde > 2 yaş atlarda görülen, duodenal içeriğin mideye refluxu ve buna bağlı mide dilatasyonunun gelişmesiyle karakterizedir. Hayvanlarda en etkili analjeziklerin dahi etkisiz kaldığı şiddetli sancılara neden olur.
Etiyoloji: Hastalıkta primer faktör tam olarak ortaya konulamamış olup, primer neden olarak Clostridial toksinlerin rol oynadığı sanılmaktadır.
Semptomlar: Hastalığın spesifik bir klinik belirtisi yoktur. İlk bulgu olarak şiddetli ve sürekli sancıdır. Genelde yetişkin atlarda (>2 yaş) görülür. Akut seyirlidir ve depresyona neden olur. İnce barsakların dolgun olduğu durumlarda barsak içeriğinin mideye refluxu gözlenir. Beden ısısı 38.5 C ve nabız >60/dakika olarak artmıştır. PCV (%42), TP 80 mg/dl değerlerinde veya artmış olduğu görülür. Abdomende hafif ventral gerginlik gözlenir. Kapiller dolum zamanı (3-6 sn) uzamıştır. Ping sesi belirgin olmayıp, abdomenin her iki yanında barsak peristaltik seslerinde bir azalma (paralitik ileus) tespit edilir. Defekasyon durmuştur. Rektal muayenede sıvı ile dolu gergin ince ve kalın barsaklar palpe edilir. Nasogastrik sonda uygulandığında kırmızı-kahve renginde, pis kokulu bir içerik gelir. Mideden gelen sıvının pH’sı genelde alkaliktir. Hayvanlarda hemokonsantrasyon gelişir ve PCV değeri % 55-60 arasında değişir. Periton sıvısında total leukosit sayısı normal veya bazen artmıştır. Total protein değerinde ise büyük bir artış (5 gr/dl) görülür.
Tedavi: Akut olaylarda etiyoloji tam olarak bilinmediğinden semptomatik tedavi yapılır. Öncelikle olarak hayvana oral yolla hiçbir şey verilmez ve tekrarlayan nasogastrik sondayla mide ve barsakların rupturu ve dolgunluğa bağlı sancının giderilmesi için mide içeriği boşaltılarak, olası mide dilatasyonu engellenmeye çalışılır. Ayrıca hematokrit değer ve plazma TP konsantrasyonları takip edilerek kalp ve dolaşım sistemini destekleyici tedavi yapılır. Şiddetli sancı durumlarında Xylazin yada Flunixin meglumine kullanılabilir. Dehidrasyona karşı sıvı-elektrolit sağaltımı ve yüksek dozda penisilin kullanımı faydalı olur. Kronik formda; mide sıvısının refluxu günlerce sürebilir. Dehidrasyon tedavisi için sıvı-elektrolit tedavi yapılmalıdır. Kan gazları analizi sonucu hayvanda şekillenen metabolik alkalozis tablosu % 0.09’luk NaCl ile ortadan kaldırılmaya çalışılır. Kesin sağaltım operatiftir.
KONSTİPASYONLAR
Barsak içeriğinin çeşitli nedenlerle sertleşerek kanalı tıkamasına konstipasyon denir. Tek tırnaklılarda rastlanan sancı olaylarının yaklaşık % 50-60’ı konstipasyonlardan ileri gelir. Tıkanma mideye ne kadar yakın ise prognoz o kadar kötü olmaktadır.
Etiyoloji: Tek tırnaklı hayvanlarda barsakların anatomik yapısı, yer yer daralma göstermesi içeriğin belli bölgelerde sertleşip tıkanmasına yol açar.
- Hayvana selüloz bakımından zengin, hazmı zor yemler, kepek gibi değirmen artığı yemler ve çok ince kıyılmış saman (< 2.5 cm) ile beslenme,
- Aşırı egzersiz (ileum kaslarında hipertrofiye neden olur),
- Hareketsizlik, susuzluk, diş bozuklukları, aşırı beslenme, ani yem değişiklikleri,
- Lumbal ve sakral felçler, innervasyon bozuklukları, barsaklarda atoni ve stenoz,
- Tümörler, ileum obstipasyonları, ileosekal sfinkterlerin spazmı,
- Paraziter hastalıklar, (kan dolaşımı ve sinir iletimini engelleyerek barsak ve kasların gücünü azaltır) etiyolojide önemli rol oynarlar.
Semptomlar: Konstipasyonun şekillendiği yere göre klinik bulgular farklılık gösterir.
İnce barsak konstipasyonu: Sancı aniden başlar, giderek şiddetlenir, aralıkları kısalır ve sekonder mide dilatasyonu şekillenir. Yem alımından sonraki 6-10 saat içerisinde ileum’un proksimalinde sıvı, gaz ve içerik birikmeye başlar. Kardiyovasküler kollaps’ın bir belirtisi olarak PCV % 45 değerine ulaşır ve TP değeri artar. Bunun nedeni kolona içerik geçişinin ve sıvı absorbsiyonunun engellenmesidir. Rektal muayenede konstipe kısımların olduğu belirlenir.
Kolon konstipasyonu: kalın barsaklarda en fazla konstipasyon flexura pelvinada şekillenir. Hastalık süresi 3-4 gün olmakla birlikte bazen de 2 hafta kadar sürebilir. Uzun sürenler genelde sekum konstipasyonu ile birlikte seyreder. Sancı uzun aralıklı hafif yada orta şiddetli seyir gösterir. Hastalık, iştahsızlık, depresyon, defekasyon azlığı ile başlar. Beden ısısı normaldir. Hayvan boynunu ileriye doğru uzatır. Üst dudağı oynatır ve sık sık idrar yapma pozisyonu alır. Dışkı çok az, sert, açık renkli ve mukusla kaplıdır. Rektal palpasyonda orta hattın sağında, abdomenin tabanında flexura pelvinanın dolu olduğu rahatlıkla hissedilebilir. Oskultasyonda barsaklardan alınan sesler azalmıştır. Taylarda sıklıkla görülen mekonyum retensiyonu da bir tür kolon konstipasyonudur. Dışkı sert ve mukusludur ve zaman geçtikçe hayvanlarda sancı belirtileri gözlenir.
Sekum konstipasyonu: En uzun süreli (1-3 hafta) sancı şeklindedir. Sancı uzun aralıklı, hafif yada orta şiddetlidir. Bazı hastalar defekasyon yapamazken, bazılarında ishal gözlenir. Sancı sırasında hayvan bacaklarını gererek açlık çukurluğuna bakar. Rektal muayenede pelvis boşluğunun sağ tarafında içi sert bir kitle ile dolu caput caeci ele gelir. Barsak peristaltiği azalır. Dolaşım etkilenir, nabız sayısı artar konjuktivalar hiperemiktir. Hastalık bir hafta sürerse ruptur görülür.
Kolon parvum konstipasyonu: Sancı orta şiddetli ve aralıkları değişkendir. Hayvan ara sıra defekasyon yapmak ister, fakat yapamaz ve sürekli sol tarafına bakar. Barsak peristaltiği yavaşlamıştır. Tıkanan kolon idrar kesesine basınç yapar ve damla damla idrar yapar. Rektal muayenede kolon parvumda dışkı yumakları tespit edilir. Sekonder meteorismus şekillenir.
Rektum konstipasyonu: Daha seyrek görülür. Hafif derecede değişken aralıklı sancı görülür. Hastanın sık sık ıkındığı ve sfinkter aninin tam kapanamadığından dolayı dışkı yumakları görülebilir. Rektum dolu olduğundan rektal muayene zordur. Dışkı uzaklaştırılınca rektum mukozasının hiperemik ve ödemli olduğu (proktatis) dikkati çeker.
Klinik patoloji ve tanı: Sancılı hayvanlarda hemoglobin ve hematokrit değer artmıştır. Leukopeni vardır. Serum Na düzeyinde artış ve K, Ca, Cl iyonlarının düzeylerinde düşüşler gözlenir. Hiperbilirubinemi, ALP aktivitesinde artış, kan pH’sının asidoza kaydığı ve kan glikoz düzeyinde artışlar ortaya çıkabilir. Prognozun kötü olduğu durumlarda plazma laktat düzeyi artar (> 8 mmol/l). Tanı rektal palpasyon, sistemik belirtilerin belirlenmesi ve barsak oskultasyon bulgularına dayanır.
Prognoz: Prognozu kötü olan ince barsak konstipasyonlarıdır. Kolon konstipasyonunun prognozu diğerlerine göre daha iyidir. Sekum konstipasyonunun sağaltımı zordur. İçeriğin yumuşatılması zor olduğundan, basınç altında kalan kısımlarda nekroz ve sepsis tehlikesi vardır. Kolon parvum konstipasyonunda sekonder meteorismus ile komplike olama olma olasılığı olduğundan prognoz elverişli sayılmaz. Genelde sakral sinirlerin felç olmadığı durumlardaki hastalıklarda prognoz elverişlidir.
Tedavi: Tıpkı klinik semptomlarda olduğu gibi lokalizasyonuna göre konstipasyonların sağaltımları da farklılıklar gösterir.
İnce barsak konstipasyonlarında; Spazmolitik ve analjeziklerle sancı giderilir. Mide sonda ile boşaltılır, gaz emiciler ve yağlı sürgütler (1-2 lt) sonda ile verilir. Dolaşım bozukluklarında kardiyotonikler ve analeptikler uygulanır. 10-12 Saat içerisinde düzelme görülmez ise operatif müdahale gereklidir.
Kolon Konstipasyonlarında; Sancı kesmek için analjezikler, içeriği yumuşatmak, bağırsakları kayganlaştırmak ve peristaltiği arttırmak için yağlı sürgütler (parafin likit veya zeytin yağı, 1-2 litre), veya tuzlu sürgütler (Na2SO4, MgSO4 300-500 gr) uygulanır. Hayvana bol su verilir ve suyun içerisine 2-3 yemek kaşığı Sel de Carlsbad katılır. Lavman yapılır. Tayların mekonyum konstipasyonunda oral yolla 100-150 ml yağlı sürgüt ve 20 ml % 5’lik Dioctyl Sodium Succinat (DSS) solüsyonu içirilir. Ağrıyı gidermek için Flunixin meglumin (0.5-1 mg/kg) iv yolla verilir. Ayrıca lavman yapılır.
Sekum konstipasyonunda; Sertleşmiş içeriğin yumuşaması için 50-100 gr bira mayası, 100-200 gr ekmek mayası gibi fermantasyon sağlayıcı maddeler 1 litre ılık su içinde eritilerek sonda ile verilir. 24 saat sonra 1-2 litre parafin likit, daha sonraki günlerde tuzlu sürgütler verilebilir. Sancı kesici ilaçlar da verilmelidir. Lavman yapılabilir. Son çare olarak operasyon düşünülmelidir. Hayvanın defekasyon yapması konstipasyonun çözüldüğü anlamına gelmez ve rektal muayene ile hastanın durumunu sık sık kontrol etmek gereklidir.
Kolon parvum konstipasyonunda; Kolon konstipasyonundaki tedavi aynen uygulanır. Sekonder meteorismus var ise sekuma punksiyon yapılarak gaz boşaltılır.
Rektum konstipasyonunda; Rektum elle boşaltılır yada lavman yapılır.
Hayvanlarda şok problemi varsa; atlara iv yolla izotonik sıvı sağaltımı yapılır, gerekirse NaHCO3 verilir. Şokun önlenmesi yada tedavisinde yoğun dozlarda kortikosteroid (1 gr Prednisolon veya 100 mg Dexamethasone iv) verilir.
BARSAK TIKANIKLIĞI (OBSTİPATİO İNTESTİNİ)
Barsak lümeninin, kuru ve kaba yemler, kongoblat, kıl yumağı ve benzeri maddelerle (parazit) tıkanması sonucu barsaklarda içerik birikmesi veya içeriğin kuruması ile karakterize bir olgudur.
Etiyoloji: Ham selüloz bakımından zengin yemlerle uzun süreli beslenme, yemlerle toprak ve kum alınması, diş hatalarından kaynaklanan yetersiz çiğneme, yetersiz hareket, barsak atonileri, su resorpsiyonunun artması, barsaklarda yetersiz mikrobiyel sindirim ve barsak geçişlerinin spastik olarak engellenmesi önemli bir rol oynar. Fosfor ve diğer minerallerce zengin yemlerle beslenen tek tırnaklılarda kongoblatlar (enterolit=barsak taşı), çokça şekillenir. Özellikle çapları, kolon parvum çapına yakın olanlar kolon parvumda tıkanmaya neden olurlar.
Semptomlar: Hayvanlarda klinik bulgu olarak ilk göze çarpan tıkanıklığın lokalize olduğu bölgeye göre şiddeti değişen sancıdır. Barsak peristaltiğinde önceleri artış daha sonraları ise tamamen ortadan kalkması, terleme, otointoksikasyon, dolaşım ve genel durum bozukluğu, kalp atımlarında zayıflama, kapiller damarların dolum süresinin uzama, mukozalarda kirli hiperemi, dispnea, vücut ısısında artma, dehidrasyon, peritonitis, serum total protein düzeylerinde ve hematokrit değerlerde artma tespit edilir. Barsaklarda venöz dolaşımın engellenmesi sonucu karın boşluğunda eksudat ve transudat birikimi şekillenir. Karın boşluğunun punksiyonda sıvı artışı ile önceleri hemorajik daha sonraları irinli sıvı artışı görülür. Tıkanma > 24 saat sürerse; peritonitis, nekroz ve ölüme yol açabilir.
Tedavi: İlk olarak sekonder mide dilatasyonunu engellemek ve mideyi yıkamak için sonda uygulaması yapılmalıdır. Hayvanlara öncelikle iv olarak 20-40 ml analjezik ilaçlar ve 8-10 litre su ile 400-500 g tuzlu preparatlar sonda ile verilmelidir. Spazmolitik olarak 0.02-0.1 g Atropin sülfat sc yolla ve aynı zamanda oral olarak sonda ile 2-3 litre parafin likit verilmesi tavsiye edilmektedir. Sekonder meteorismus durumlarında punksiyonla gaz boşaltılır. Konservatif tedavinin başarısız olduğu durumlarda operatif sağaltım yapılmalıdır. Rektum konstipasyonlarında vücut ısısındaki sıcak suyla rektum lavmanları yapılmalıdır. Tuzlu sürgütler kontrendikedir.
KUM SANCISI
Atların barsaklarında çeşitli nedenlerle toplanan kum, zamanla mukozayı çizip irrite ederek, ağrı ve sindirim bozukluklarına neden olur.
Etiyoloji:
-
Hayvanların kısa otlu ve kumlu meralarda otlaması,
-
Atların otları kum ve topraklı kökleri ile birlikte yemeleri,
-
Su ihtiyacını birikinti sulardan sağlamaları,
-
Atların tuz yönünden fakir beslenmesi sonucu toprak yemeleri özellikle kalın barsaklarda kum birikmesine neden olur.
Semptomlar: Barsaklarda biriken kum, barsak mukozasını irrite eder ve mekanik obstrüksiyonlara neden olur. Mukozaların irritasyonu sonucu ishal ve sepsis meydana gelir. Sepsis şekillenen hayvanlarda durgunluk, iştahsızlık ve beden ısısında artış görülür. Barsaklarda mekanik tıkanma şekillendiği olgularda, barsaklarda gaz, sıvı ve içerik dolmasına bağlı olarak barsaklar genişler, barsak duvarı gerilir ve sancı ortaya çıkar. Barsakların aşırı dolgunluğu, deplasman veya nekrozlara neden olabilir.
Teşhis: Klinik bulgular, anamnez, klinik muayenelerle tanı konur. Dışkıda kum görülmesi veya dışkı yumaklarının suda eritilmesi sonucu kum görülür.
Tedavi:
- Sancıyı hafifletmek amacıyla analjezikler uygulanmalı,
- Sepsisi engellemek için geniş spektrumlu antibiyotikler verilmeli,
- Laksatif olarak tuzlu sürgütler (MgSO4) veya mukozayı kayganlaştırmak için yağlı sürgütler (parafin likit) kullanılmalıdır. Tuzlu sürgütler kontrendikedir.
METEORİSMUS İNTESTİNİ
Barsaklarda aşırı gaz birikimi sonucu barsakların genişlemesi veya timpani ile karakterize sancı semptomları gösteren bir olgudur. Tek tırnaklılarda bakteriyel sindirim kalın barsaklarda olur. Bakterilerin gıda maddelerini parçalamaları sırasında bakteriyel metabolizma artıkları (metan, etan, H2S vb gazlar) meydana gelir. Normal şartlarda yellenme (flatus) ile oluşan gazlar dışarı atılır. Atılım engellenirse meteorismus intestini şekillenir.
Etiyoloji: Barsaklarda gaz primer yada sekonder olarak toplanabilir. Gaz üretimini artıran bakteri veya fosfatça zengin yemlerin (yeşil yemler özellikle yonca, yeni biçilmiş taze otlar, mısır, pancar, patates) alınması primer; barsakların spastik veya mekanik olarak tıkanması, barsaklarda motilite rahatsızlıkları ile patolojik vaziyet değişiklikleri, peritonun yangısı ve periton arterlerinde meydana gelen emboliler sekonder olarak önemli rol oynamaktadırlar.
Semptomlar: Klinik bulgu olarak yem alımından kısa bir süre sonra ortaya çıkan sancı, abdominal gerginlik ve hacmin artması, barsak peristaltik hareketlerinin artması, dışkılamanın kaybolması, timpani, kostal tip solunum, kalp atımlarının hızlanması, siyanoz, vücut ısısının artması ve terleme görülür. Konjuktivalar kirli hiperemiktir. Gazla dolu olan barsaklardan su sesi ve ping sesi alınır. Rektal muayenede barsakların gazla dolu olduğu hissedilir. Primer timpanilerde flatus nedeniyle anüs sürekli dilatedir. Sekonder olanlarda flatus ve defekasyon yoktur.
Prognoz: Barsaklarda biriken gaz boşaltılmaz ise prognoz kötüdür. Asfeksi ve otointoksikasyon sonucu ölüm görülür. Sekonder meteorismus daha tehlikelidir.
Teşhis: Primer ve sekonder ayrımı zordur. Flatus ve defekasyon yoksa sekonder olma olasılığı yüksektir.
Tedavi: İlk olarak patolojik barsak peristaltik hareketlerinin normale döndürülmesi amaçlanmalıdır. Bu amaçla hayvanlara İV olarak % 50’lik metamizol çözeltisinden (Novalgin) 20-30 ml verilmeli ve mide burunmeri sondası ile 5-8 kez su ile yıkanmalıdır. Gaz giderici (yüzey gerilimini azaltıcı maddeler) olarak hayvanlara silikon veya polioksietilen türevleri mide yıkanmasını takiben sonda ile verilebilir. Medikal tedavinin yetersiz kaldığı ve hayvanlarda aşırı gaz birikimine bağlı solunum güçlüğü durumlarında usulüne uygun olarak barsak punksiyonu yapılarak gazın dışarı atılması sağlanmalıdır. Enfeksiyon tehlikesine ve komplikasyonların önlenmesi için punksiyondan sonra mutlak suretle 3-5 gün süreyle antibiyotiklerin verilmesi gereklidir.
ENTERALGİA CATARRHALİS (SPASMOTİK KOLİK)
Klinik olarak abdominal sancı, oskultasyonda peristaltik artışı ve bazen de ishalle karakterizedir. Sindirim kanalında herhangi bir lezyon olmadan intestinal motilitenin artışı olarak tanımlanabilir.
Etiyoloji: Fırtına veya hava akımına maruz kalma, aşırı çalışma sonucu terleme, soğuk su içme ve sinirliliğe bağlı olarak Nervus vagusun tonusunun artmasıdır.
Semptomlar: Ani başlayan sancı, kısa aralıklı ve şiddetlidir. Hayvan sıkı sık idrar yapma pozisyonu alır, defekasyon yapmak ister, ishal görülür. Hayvanın genel durumu iyidir. Barsak peristaltiğinde artış ve sesleri uğultuya dönüşmüştür. Hastalık süresi 3-6 saat olup, bu süre içinde ya kendiliğinden iyileşir yada aşırı peristaltik ve yatıp yuvarlanma sırasında patolojik durum değişikleri görülür.
Teşhis: Hastalık süresinin kısa olması ve analjezik etkisinden sonra sancı görülmesi tanıyı güçlendirir.
Tedavi: Hipermotilitenin sağaltımı için spazmolitikler (Atropin), burunmeri sondası ile 1-2 litre parafin likit, sc 12-32 mg Atropin sülfat verilir.
BARSAKLARDA PATOLOJİK VAZİYET DEĞİŞİKLİKLERİ
İncarceration: Barsakların doğal bir kanal (canalis inguinalis) veya bir yırtığın içine girerek boğulması sonucu ortaya çıkar.
Flexion: Bir barsak parçasının kendi üzerine katlanmasıdır. (Apex caeci).
Rotation: Kalın barsakların kendi eksenleri etrafında dönmesi halidir.
Volvulus: Barsakların birbirine dolanarak düğümlenmesidir. Sekum volvulusu çok sık görülür. > 8 yaş atlarda sık gözlenir.
İnvaginasyon: İnce barsaklarda görülür. Bir barsak parçasının kendisinin devamı olan barsak parçasının içine girmesidir.
Strangulasyon: Barsakların saplı tümörler, göbek kordonları, üreterler gibi bantlar etrafına dolanıp, bu bantlar tarafından boğulmasıdır.
Etiyoloji: karın üzerine şiddetli vurma, çarpma, sıçrama ve yuvarlanma ve peristaltik artışına yol açan hastalıklardır.
Semptomlar: Hastalık süresi çok kısadır, 5-6 saati geçmez. Çok şiddetli ve aralıksız bir sancı görülür. Defekasyon yoktur. Hayvan depresiftir. Sekonder mide dilatasyonu ve sekonder meteorismus şekillenebilir. İntestinal motilite çok zayıftır ya da yoktur. Burunmeri sondası uygulandığında sürekli ince barsak içeriği gelir. Rektal muayenede ince barsağın dolgun lopları ve vaziyet değişiklikleri hissedilir. Metabolik asidozis şekillenebilir. Beden ısısı normal veya az yükselmiştir. Kardiyovasküler sistemle ilgili bozukluklar gelişir. Kalp atım sayısı 60/dakika, nabız zayıftır veya palpe edilemez. Mukozalar siyanotiktir ve kapiller dolum zamanı 2.5-3 saniyedir. Hematokrit değer (PCV) %50 ve total protein miktarı 80 mg/dl’dir.
Teşhis: Sancının şiddetli ve aralıksız oluşu, defekasyon olmaması, spazmolitiklere yanıt olmaması yardımcı olur.
Tedavi: Hayvanlarda önemli genel durum bozukluğu yoksa hemen operatif müdahale yapılır.
BARSAKLARDA TROMBOZ VE EMBOLİ
Barsak arterlerinin tıkanması ile barsaklarda oluşan dolaşım bozukluğu sonucu motilite bozukluğu ve hipoksemik kramplar şeklinde ortaya çıkan şiddetli sancıyla karakterize bir olgudur.
Etiyoloji: Strongilus larvaları, damarlarda genişleme, pıhtı ve emboli gibi değişikliklerle seyreden mezenteriyal ve barsak arter duvarlarında yangılara neden olur. Larvaların barsak veya mezenteriyal arterlerde perforasyonlara neden olması sonucu barsak kan dolaşımı olumsuz bir şekilde etkilenir ve barsak lümenine veya karın boşluğuna kan hücreleri infiltre olurlar. Barsaklarda kan dolaşımının bozulması sonucu nekrozlara neden olurlar.
Semptomlar: Klinik bulgular barsaklarda oluşan perforasyonların şiddetine bağlı olarak değişiklikler gösterir. Hafif olgularda genel durum bozukluğu görülmez. Rektal muayenede barsaklarda anormal bir bulguya rastlanmaz. Dışkılama normal bazen yumuşak, hafif meteorismus tespit edilir. Şiddetli olgularda genel durum bozukluğu, abdominal şişkinlik, şiddetli sancı, otointoksikasyon, dolaşım bozukluğu, barsak peristaltik hareketlerinde azalma, karın boşluğuna punksiyonda hemorajik sıvı artışı, abdominal solunum güçlüğü, lokal terleme ve ölüm görülür.
Prognoz: Oldukça kötüdür.
Tedavi: Konservatif tedavide amaç:
-
Spazmların ve ağrının ortadan kaldırılması,
-
Dolaşımın normale dönmesinin sağlanması,
-
Sıvı-elektrolit verilmesi,
-
Asidozisin engellenmesi veya ortadan kaldırılması,
-
Antibiyotik uygulamaları yapmak,
-
Tromboz oluşumunu engellemek,
-
Strongylus vulgaris larvaları ile mücadele etmektir.
Bu amaçla; ağrıyı azaltmak için 20-50 ml metamizol gibi analjezikler, dolaşımın normale döndürülmesi için Dextran (10-15 ml/kg), elektrolit solüsyonları, metabolik asidozisi engellemek için Sodyum bikarbonat solüsyonu (–BE x kg x 0.3 formülüne göre hesaplanır) (BE= baz açığı), komplikasyon (sepsis gibi) ve enfeksiyonları engellemek için Ampisilin veya Kanamisine günde 3 kez (25 mg/kg) veya Gentamisin günde 2 kez (2-4 mg/kg), pıhtılaşmayı engellemek için Heparin (30-50 E/kg), Dicumarole veya Warfarin (0,0018 mg/kg oral) ve larvalara karşı antiparaziter olarak İvermectin (0,02 mg/kg dozda) uygulanmalıdır.
ENTERİTİS (DİYARE, İSHAL)
İshal sulu ve sık defekasyondur. İshalle birlikte tenesmus gözlenir. İshal sırasında defekasyon volüm ve sıklığı hastalığın lokalize olduğu yerler arasında ilişki vardır.
İnce barsak ishalleri; ince barsak disfonksiyonuna bağlı olabileceği gibi pankreas ve karaciğer gibi organ hastalıklarında da görülür. Dışkı volümünde 5-10 kat artış, dışkı partikülleri az ve defekasyon sayısı günde 3-4 kez olarak belirlenir.
İnce barsak diyarelerinde dışkının kıvamı, ince barsak duvarındaki lezyonun derinliği ve hastalığın şiddeti hakkında bilgi verir. Dışkının berrak olması, sadece mukozal hücrelerin etkilendiğini ve damar bütünlüğünün bozulmadığını gösterir. Diyarenin ani başlaması, lezyonun yaygın olduğuna işarettir. Virüsler, bakteriler, bakteri toksinleri ve sindirilmemiş irritan maddeler, ani başlayan diyareye yol açarlar.
Kalın barsak ishalleri; Sekum, kolon veya rektum hastalıkları sonucu oluşur. Kalın barsak diyarelerinde, ishalle birlikte tenesmus ve dishezi görülebilir. Dışkı volümü az, dışkı partikülleri fazla ve defekasyon sayısı günde 12-15 kez olarak belirlenir. Rektum ve anüse yakın yerde defekasyon sıklığı artar. Dışkıda aşırı mukus ve taze kan bulunması kalın barsak diyaresi olduğuna işarettir.
Dışkıda yağların görülmesi (Steatore) gıdanın aşırı derecede tüketildiği veya maldigesyon (ekzokrin pankreatik yetmezlik, karaciğer hastalıkları), malabsorpsiyon (yaygın barsak hastalıkları, ince barsak neoplazileri, bakteriyel aşırı üreme, lenfangiektazi) ve diğer nedenler (hipertroidizm, gastrinomlar) olduğunu gösterir.
Dışkıda sindirilebilen gıdaların sindirilmemiş partiküllerinin bulunması, genellikle pankreatik yetmezlik veya hızlı intestinal geçişe bağlıdır. Dışkının kokusuna bakılır. Maldigesyon ve malabsorpsiyon durumlarında dışkı genelde ekşi kokuludur. Steatore’da dışkı ekşimiş veya kokuşmuştur. İnce barsak diyarelerinde dışkının rengi değişkendir. Dışkı renginin primer belirleyicisi dışkıda safra pigment metabolizmasına bağlıdır. Hızlı dışkı geçişinde bilirubin tam metabolize edilmediğinden dışkı sarı ve yeşil renk alır. Siyah katran renge sahip melena üst gastrointestinal kanamayı gösterir.
İnce barsak diyarelerinin nedenleri:
Gıdasal: Gıda zehirlenmeleri, diyetteki ani değişiklikler, intolerans, aşırı gıda alımı, buğday sensitiv enteropati (Cheliak), alerji,
Mide: Hiperasidite, Aklorhidri, Dumping sendromu,
İnce barsak hastalıkları: Enfeksiyöz enteritisler (viral, bakteriyel, enterotoksinler), parazitler (Criptospirodiosis, giardia, strongyloides, askaritler, kancalı kurtlar), yangısal hastalıklar (eosinofilik, plasmisitik, lenfositik), infiltratif neoplazi, parsiyel intralüminal obstrüksiyonlar (neoplazi, daralmalar, yabancı cisim), ekstralüminal obstrüksiyonlar (fıtıklar, adhezyonlar, kitleler), bakteriyel aşırı üreme, ileus, hipermotilite (myastenik gangliosit), işemik hastalıklar (infarksiyon, torsiyon, strangulasyon), lenfangiektazi, hemorajik gastroenteritisler,
Pankreatik hastalıklar: Kronik pankreatitis, pankreatik neoplazi, Juvenil atrofi, pankreatik kanal obstrüksiyonu,
Karaciğer hastalıkları: Karaciğer yetmezliği, intrahepatik kolestazis, safra kanalları obstrüksiyonu,
Böbrek hastalıkları: Üremi, nefrotik sendrom,
Diğer sistemik bozukluklar: Toksemiler (pyometra, apse, peritonitis), septisemiler, konjestif kalp yetmezlikleri, immun yetmezlikler (Ig A yetmezliği), otoimmun hastalıklar (sistemik lupus erithematosis), hipoadrenokortikoizm, hipertroidizm, gastrinoma, troid karsinoması, metastazik neoplazi, akrodermatitis, değişik toksin ve ilaçlar etiyolojide rol oynar.
Kalın barsak diyarelerinde nedenler:
Yangısal kalın barsak hastalıkları: Akut nonspesifik kolitis, kronik kolitis, enfeksiyöz kolitis (FIP, FeLV, histoplasmozis, Camphylobakter, Salmonella, Cl. perfiringens), parazitik kolitis (kancalı kurtlar, giardiosis, koksidiosis), pseudomembranöz kolitis,
Obstrüktif kalın barsak hastalıkları: İntramural obstrüksiyon (konstipasyon, megakolon, yabancı cisim), ekstramural obstrüksiyonlar (fıtıklar, yapışmalar, kitlesel oluşumlar),
İşemik kalın barsak hastalıkları: Travma, infarksiyon, torsiyon, strangulasyon, ileokolik invaginasyon,
Neoplastik kalın barsak hastalığı: Adenokarsinomlar, bening polipler, lenfosarkom vb),
Yangısal olmayan kalın barsak hastalıkları: Sekum invaginasyonu, konjenital ve divertikel malformasyon,
Sistemik bozukluklar: Toksemiler, üremi, metastazik neoplaziler,
Gıdasal: Gıda zehirlenmeleri, intolerans ve alerji, yabancı cisimler,
Diğer nedenler: akut pankreatitis, kronik ince barsak diyareleri, sekonder olarak safra asitleri malabsorpsiyonu gibi faktörler rol oynar.
İshallerin patogenezi
Dışkıdaki su oranı, içeriğinde bulunan aktif osmotik maddelerinin miktarıyla ayarlanır. Barsaklarda anormal su artışı; aşırı miktarlarda su verilmesi, zor emilen iyonların alınımı, safra asitlerin eksikliği, ekzokrin pankreas yetersizlikleri ve barsak mukozalarındaki herhangi bir rahatsızlık sonucu barsak lümeninde osmotik aktif maddelerin miktarlarının veya aktif iyon sekresyonunun artması gibi durumlarda ortaya çıkar. Bu sebeplerin dışında maldigesyon, malabsorbsiyon, hipersekresyon ve ince barsaklarda motilite bozuklukları gibi durumlarda da barsak lümeninde anormal su artışı şekillenir.
Share with your friends: |