2011 YÜksek lisans tez özetleri


Çavdır (Burdur) Kuzeydoğusundaki Alterasyonla İlişkili Bakırlı Cevhe Minerallerinin Oluşumu



Download 1.82 Mb.
Page19/28
Date05.08.2017
Size1.82 Mb.
#26767
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   28

Çavdır (Burdur) Kuzeydoğusundaki Alterasyonla İlişkili Bakırlı Cevhe Minerallerinin Oluşumu


Çavdır (Burdur) kuzeydoğusunda Likya Napları olarak bilinen tektonik birime ait bindirme dilimleri içerisinde gözlenen bakır cevherleşmesinin (kalkopirit-malakit-azurit) oluşumu incelenmiştir.

İnceleme alanında yüzeyleyen birimler yapısal olarak alttan üste doğru sırasıyla; Marmaris Ofiyolit Napına Kızılcadağ Melanjı ve Olistostromu, yine aynı napa ait Marmaris Peridotiti, Domuzdağ Napına ait Dutdere Kireçtaşı, Likya Naplarına ait bu dilimleri uyumsuz olarak örten Pliyosen yaşlı Çameli Formasyonu ve tüm birimleri uyumsuz olarak örten Kuvaterner yaşlı genç çökellerdir.

Bakır oluşumları Marmaris Ofiyolit Napının gabro ve serpantinleşmiş harzburjitlerinde yer almaktadır ve genellikle kuvars damarları içinde gözlenmektedir. Bu damarlarda Kalkopirit, bornit, covelline, götit,hematit, manyetit gibi demir mineralleri ve ikincil bakır minerallerinden malakit gözlenmektedir. Azurit mineraline yalnız bir lokasyonda rastlanmıştır. Burada da kuvars damarı bulunmamaktadır. Bakırlı cevher minerallerine yaygın alterasyon eşlik etmektedir. Alterasyon minerallerinin türünü belirlemek için yapılan XRD ile kalilatif kil analizi çalışmalarında; klorit, kil ve zeolit mineralleri, kristobalit, albit gibi alterasyon mineralleri tespit edilmiştir.

Cevher mikroskobu çalışmaları ile mineral parajenezi ve süksesyon ortaya konmuştur. İlk evrede kalkopirit mineralleri oluşmuş, daha sonra bu minerallerin etrafında bornitler oluşmuştur. İkinci evrede demir mineralleri ile kuvars gelişmiştir . Malakit ,azurit,, klorit, kil ve zeolit mineralleri ise son evrede oluşan alterasyon ürünleridir.

Jeokimyasal veriler element duraylılığı tespitinin ardından incelenmiştir. Yan kayalar gabro-diyorit bileşimindedir. Tektonik ortam ayırtlama diyagramları ile ilksel ortam olan okyanus ortası sırtın bir yitim ile modifiye olduğu tespit edilmiştir.

Kuvars kristallerinde yapılan sıvı kapanım çalışmalarında 2 fazlı (sıvı+gaz) NaCl-H2O sisteminde olan kapanımların ortalama 283o’de homojenleştiği görülmüştür. Son buz ergime sıcaklıklarından ortalama %8 NaCl eşdeğeri tuzluluk değeri elde edilmiştir. Elde edilen bu mikrotermometrik veriler epitermal bir sisteme işaret etmektedir.

Cevherleşme yapısal kontrollü olarak, kabuk kalınlaşması ve jeotermal gradyan etkisiyle ısınan meteorik sularının yüzeye taşınırken kayalardan bakır elementlerini mobilize etmesi sonucunda gerçekleşmiş olmalıdır.



The Formation Of Copper Minerals Related To Alteration At Northeast Of Çavdır (Burdur)

In this study, copper minerals, including chalcopyrite, malachite and azurite, which are found in the thrust sheets of Lycian Nappes in northeastern of Çavdır (Burdur) were investigated.

The following tectonic units are exposed in the study area in a structurally ascending order; Kızılcadağ Melange and Olistostrome unit of the Marmaris Ophiolitic Nappe, Marmaris Peridotite unit of the Marmaris Ophiolitic Nappe, Dutdere Limestone unit of the Domuzdağ Nappe. The Pliocene Çameli formation and Quaternary alluvium deposits unconformably overlie all of these Lycian Nappe trust sheets.

Copper formations are located in the gabbro and serpantinized harzburgite of the Marmaris Ophiolitic Nappe and generally occur within the quartz veins. Chalcopyrite, bornite, iron minerals such as goethite, hematite, magnetite and malachite as secondary copper mineral are seen in the veins. In the study area, there is only one localization that Azurite minerals occur where quartz veins are absent. Cuprous ore minerals are accompanied by extensive alteration. Qualitative clay analysis were made to define alteration minerals and chlorite, clay and zeolite minerals, cristobalite and albite were determined by X-Ray Diffractometer method.

The ore mineral paragenesis and succession was determined by the ore microscopy studies. In the first stage chalcopyrite minerals were formed, then bornite minerals formed as a rim around them. Iron minerals and quartz were formed in the second stage. Malachite, azurite, chlorite, clay and zeolite minerals were formed in the last stage as alteration products.

Geochemical data were interpreted after element stability analyzes. Host rocks are gabbro-diorite in composition. By using tectonic discrimination diagrams, source area is determined as mid-ocean ridge modified by a subduction zone.

Fluid inclusion studies were done on quartz minerals. Inclusions are generally two phased (liquid+vapour) and NaCl-H2O system. They homogenized at about 283 oC and the salinity is determined as %8 NaCl equivalent from ice melting temperatures. Microtermotric data indicates an epithermal system.

Mineralization occured in the effect of tectonic control and the heated ground water by the crust tickening and geothermal gradiant mobilized copper minerals from parental rocks.



İSMEEL Mohammed A.
Danışman : Prof. Dr. M. Namık YALÇIN

Anabilim Dalı : Jeoloji Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2011

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. M. Namık YALÇIN

Prof. Dr. Kurultay Öztürk

Prof. Dr. Ali Malik Gözübol

Doç. Dr. Hakan Hoşgörmez

Yrd. Doç. Dr. Hasan Emre


Bir Petrol Sahasında Farklı Rezervuarlardaki Petrollerin Jeoistatistiksel Değerlendirilmesi-Kuzey Irak

Kuzey Irak’taki petrol sahalarında petrol üretimi çoğunlukla birden çok rezervuardan yapılmaktadır. Bu rezervuarlar sırasıyla Tersiyer (bir rezervuar) ve Kretase (iki rezervuar) yaşlı birimlerden oluşmaktadır. Farklı rezervuarlardaki bu petrollerin tek bir veya farklı ana kayalardan mı türediği ve tek veya çok evreli bir göç sonucunda mı gerçekleşmiş olduğu sorularının cevabına bu tezde ulaşılmaya çalışılmıştır.

Bu çalışmada ele alınan Khabaz petrol sahası ve bu sahada açılmış olan petrol kuyularından hem Tersiyer yaşlı, hem de Kretase yaşlı rezervuarlara ulaşılmış olanlar seçildi. Bu rezervuarlardaki petrollerin özgül ağırlık, API-gravitesi, asfalten miktarı, kükürt miktarı, balmumu miktarı, kül miktarı, Ni-V miktarları gibi fiziko-kimyasal özellikleri kullanılarak ve rezervuar suyu içeren kuyularda bu suların kimyasal bileşimide gözetilerek çalışmanın amacına yaklaşım sağlanmıştır.

Her bir kuyu ve her bir rezervuar için ayrı ayrı belirlenen bu parametreler, önce bir veri tabanı olarak düzenlenmiştir. Daha sonrada bilgisayar destekli değerlendirmeler ve karşılaştırmalar kullanılarak bu veriler, korelasyon katsayısı (R), faktör analizi, ve klaster analizi gibi istatistiksel yöntemler yardımıyla birbirleriyle karşılaştırılmış ve rezervuarlar arasındaki benzerlik, yakınlık ve farklılıklar belirlenmeye çalışılmıştır.

Bu çalışmanın sonuçlarının ışığında bölgedeki petrol arama ve üretim çalışmalarında kullanılan arama-üretim senaryo ve stratejilerinin çok daha etkili olacak şekilde yeniden tanımlanması mümkün olacaktır. Bu anlamda çalışmanın sonuçlarının uygulamaya doğrudan aktarılması ve katkıda bulunması söz konusudur.

Khabaz petrol sahasında üç ayrı rezervuar bulunmaktadır. Bunlar: Tersiyer (bir rezervuar), Kretase (Üst Qamchuqa) ve Kretase (Alt Qamchuqa). Değerlendirme sonuçlarına göre, Khabaz petrol sahasındaki tüm kuyular tek bir yapıdan üretim yapmaktadır. Yalnız Khabaz-2b bu yapının dışında kalmaktadır. Buradaki petrolün özgül ağırlığı yüksektir ve çok miktarda asfalt kapsamaktadır. Üretilen petroller aynı ana kayadan (Chia Gara Formasyonu) türemişlerdir. Ancak istatistiksel değerlendirme sonucunda Khabaz petrol sahasında üretilen petroller iki tip (a,b) olarak belirlenmiştir.


  

Geostatistical Evaluation of Oils in Different Rezervoirs of an Oilfeild-North Iraq


In the oil fields of northern Iraq, oil is generally produced from more than one reservoir. These reservoirs consist of Tertiary (one reservoir) and Cretaceous (two reservoirs) aged units respectively. In this thesis we tried to find out whether oil in different reservoirs is formed from a single rock or from different source rocks and is formed as a result of single or multi-phase migration.

In this study, Khabaz Oilfield is considered and the oil wells selected in this field are from both Tertiary and Cretaceous aged reservoirs. We used physico-chemical properties of the oils in these reservoirs such as specific gravity, API-gravity, the amount of asphaltene, the amount of sulfur, the amount of wax, the amount of ash, amounts of Ni-V and also chemical composition of reservoir water in order to achieve the research purpose.

Firstly, these parameters which were separately defined for each well and reservoir, were arranged as a data base. Then with the support of by using computer-based assessments and comparisons the data were compared with each other by the statistical methods such as correlation coefficient (R), factor analysis, and analysis of cluster similarity and we tried to determine similarities, proximities and differences between the reservoirs.

Considering the results of this study it will be possible to redefine the strategies and scenario to become much more effectively for petroleum exploration and production activities in the region. In this sense, results of the study can be contributed and applied in practice, directly.

Khabaz oil field is located in three separate reservoirs. These include: Tertiary (one reservoir), Cretaceous (Upper Qamchuqa) and Cretaceous (Lower Qamchuqa). According to the results of evaluation, all of the wells produce oil from a single structure in Khabaz oil field. Only Khabaz-2b is out of this structure. In this field the specific gravity of oil is high and contains a lot of asphalt. Produced oil is extracted from the same source rock (Chia Gara Formation). However, according to the result of statistical evaluation it is shown that there are two types (a,b) of produced oil in the Khabaz oil field.



KARAMAN Seval Nuriye

Danışman : Prof. Dr. H. Murat ÖZLER

Anabilim Dalı : Jeoloji Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2011

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. H. Murat Özler

Prof. Dr. Ali Malik Gözübol

Prof. Dr. Ali Osman Öncel

Prof. Dr. Ataç Başçetin

Doç Dr. Murat Bayrak


Gebze ve Dilovası’nın(Kocaeli) Hidrojeolojik İncelenmesi

Bu çalışma İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeoloji Anabilim Dalı Uygulamalı Jeoloji programında Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanmıştır.

İnceleme alanı Kocaeli Yarımadası’nın güneyinde Gebze ve Dilovası’nda yer almaktadır. İnceleme alanı ve çevresinin 1/100.000 ölçekli jeoloji haritası hazırlanmıştır. Bölgede yüzeylenen birimler Paleozoyik, Permo-Triyas, Üst Kretase-Orta Eosen, Geç Oligosen-Erken Miyosen, Pliyosen ve Kuvaterner yaşlı sedimenter kayalar, Permiyen, Permo-Triyas ve Üst Kretase yaşlı magmatik-volkanik kayalardır.

Çalışma alanı 2 havzaya ayrılmıştır. 1. Havza Gebze-Çayırova Havzası, 2. Havza ise Gebze-Dil Deresi Havzası’dır. Bölgedeki en uzun dere Dil Deresi’dir. Uzunluğu 17 km’dir. Bağ Deresi ve Çayırova Deresi diğer önemli derelerdir. Çayırova Deresi ve Dil Deresi’nden su örneği alınmıştır.

İnceleme alanında gözlenen birimlerin litolojilerine göre hidrojeolojik özellikleri belirlenmiştir. Buna göre birimler; geçirimsiz, yarı geçirimli, geçirimli ve karstik olarak değerlendirilmiş ve bölgenin hidrojeoloji haritası yapılmıştır.

İnceleme alanında yüzeyden alınan statik su değerleri ölçülerek yeraltısuyu seviyesi haritası yapılmıştır. Yeraltısuyu akım yönü 1. Havza’da batıya doğrudur. 2. Havzada ise güneydoğuya doğrudur.

Gebze ve Dilovası yerleşim merkezi ve çevresi için meteorolojik verilere göre su bilançosu hazırlanmıştır. 1. Havzanın yeraltısuyu rezervi 7.6x107 m3/yıl, 2. Havzanın yeraltısuyu rezervi 1.4x108 m3/yıl olarak hesaplanmıştır.

Gebze ve Dilovası yerleşim yeri ve çevresinde bulunan sondaj kuyuları açıldıkları zamanda yapılan kimyasal analiz sonuçlarına göre sular Durov diyagram, Wilcox diyagramı, ABD tuzluluk diyagramı, Piper diyagram, Schoeller diyagramları ile kimyasal olarak sulama, içme ve kullanma amaçlarına göre sınıflamalar yapılmıştır.


Anahtar kelimeler: Gebze, Dilovası, hidrojeoloji, akifer, su
 

Hydrogeologıcal İnvestıgatıon Of Gebze And Dilovası (Kocaeli)

This study was submitted to the Graduate School of Natural and Applied Science of Istanbul Unıversity in Partial fullfillment of the requirements for the master thesis in Geological Engineering Department.

The study area has been located in Gebze and Dilovası at Kocaeli Peninsula. Geological map of 1/100.000 scale were prepared. At the study Area the sedimentary rocks of Paleozoic, Permo-Triassic, Late Cretaceous-Middle Eocene, Late Oligocene-Early Miocene, Pliocene ve Quaternerary ages and the igneous-volcanic rocks of Permian, Permo-Triassic and Late Cretaceous ages are exposed.

The study area has been separated two basin. First basin is Gebze-Cayırova. And second basin is Gebze-Dil River. Dil River is the longest river in the basin. It is 17 kilometers. The other important rivers are Bag River and Cayırova River. The water sample is obtained from Dil River and Cayırova River.

Hydrogeological properties of the units which is observed in the study area is determined. According to the results, units are evaluated as impermeable, semi–permeable, permeable and karstic, hydrogeological map of the area has been drawn.

In the study area, statical water level was measured and groundwater level map has been drawn. In the first basin groundwater direction is to West. Second basin groundwater direction is to Southeast. Hydrogeology parameter of aquifer is explained. According to the meteorologic data, the underground water potential was measured approximately, first basin, 7.6x107 m3/year and second basin, 1.4x108 m3/year from the research findings

According to the chemical analysis results of Durov, Wilcox, USA salinity lab., Piper and Schoeller diagram has been used and classified. For the Gebze and Dilovası city center and its surrounding area.
Key words: Gebze, Dilovası, hydrogeology, aquifer, water

JEOFİZİK MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI


TEKEBAŞ Serhat
Danışman : Doç.Dr. Eşref YALÇINKAYA

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2011

Tez Savunma Jürisi : Doç.Dr. Eşref YALÇINKAYA

Prof.Dr. Demir KOLÇAK

Prof.Dr. Ali PINAR

Prof.Dr. Oğuz ÖZEL

Doç.Dr. Argun KOCAOĞLU


Yalova İli Zemin Tepki Fonksiyonlarının Mikrotremör Verileri İle Belirlenmesi

Bilindiği gibi depremlerin yapılarda meydana getirdiği hasar, yapının kendi özellikleri ile ilgili olduğu kadar, oturduğu zeminin özellikleri ile de bire bir ilişkilidir. Bir deprem sırasında ana kayadan zemin tabakaları içine geçen sismik dalganın ne tür değişikliklere uğrayacağını zemin tepki fonksiyonu tanımlar. Zemin tepki fonksiyonunun en önemli iki parametresi; zemin hakim periyodu ve bu periyoda karşılık gelen zemin büyütmesidir. Depreme dayanıklı yapı tasarımı için, zemin tepki fonksiyonunun bilinmesi çok önemlidir. Mikrotremör yöntemi, kısa sürede ölçü alma imkanı sunması, herhangi bir kaynak kullanmaya gereksinim duymaması gibi özellikleri ile son yıllarda zemin tepki fonksiyonunun belirlenmesinde en çok tercih edilen yöntemdir. Mikrotremör yöntemi zemin hakim periyodunu belirlemede oldukça başarılı iken, zemin büyütmesinin tespitinde başarılı değildir.

Çalışma kapsamında Yalova ve çevresinde (Altınova, Çiftlikköy ve Çınarcık) toplam 81 noktada 92 adet mikrotremör ölçümü yapılmıştır. Ölçümler CMG 6-TD kayıtçısı ile; Ekim, Ocak, Nisan ve Temmuz ayı olmak üzere toplam 4 seferde tamamlanmıştır. Elde edilen bu verilerden, Nakamura (1989) tek istasyon yöntemi kullanılarak yatay/düşey (H/V) spektral oranlar hesaplanmış ve zemin tepki fonksiyonları elde edilmiştir. Elde edilen H/V eğrileri, jeoloji bilgisiyle beraber değerlendirilip, Yalova’nın zemin özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır.

H/V sonuçları incelendiğinde Altınova-Hersek Deltası için zemin rezonans frekansına ait doruklar 0.5 Hz civarında, Çiftlikköy’de 0.9 Hz’de, Hacımehmet ovasında 0.9-1.1 Hz civarında tespit edilmiştir. Belirgin doruk gösteren noktaların azlığı ve H/V eğrilerindeki karmaşıklık, Yalova ve çevresinde bulunan sedimanların yanal ve düşey yöndeki süreksizliklerine ve dolayısıyla iki-üç boyutlu zemin etkilerine işaret etmektedir. 1999 depreminde ağır hasar gören Çınarcık, Hacımehmet ve Çiftlikköy bölgelerinde bir zemin-yapı rezonansı tespit edilememiştir.

  

 

Determınatıon Of Soıl Response Functıons In Yalova Cıty Wıth Mıcrotremor Data


As it has been known for long time, building damage caused by earthquakes is directly related with characteristics of site on where structure is founded, as well as building characteristics. During an earthquake, the soil transfer function defines the differentations of seismic waves traveling from bedrock to soil layers. The two most important parameters of soil transfer function are; soil resonance frequency and the soil amplification corresponding to this frequency. In order to design earthquake-resistant structure, it is too important to know soil transfer function. In recent years, at the determination of the soil response function, microtremor method is a most-preferred one which offers properties such as recording at short time and having no requirement of using any source. While microtremor method is considerably successful at the determination of resonance frequency, it is not successful at the assessment of soil amplification.

Within the context of study, the microtremor measurements were taken at 81 total stations at Yalova and around (Altınova, Çiftlikköy and Çınarcık). Measurements were collected with CMG 6-TD seismometer at four different times in October, January, April and July. The horizontal/vertical spectral raitos were computed by using Nakamura (1989) one station method from these data and soil transfer functions were derived. The obtained curves are evaluated with the geology and Yalova’s soil properties are tried to be determined.

After analyzing the results of H/V, peaks of the soil resonance frequency are determined about 0.5 Hz at Altınova-Hersek Delta, 0.9 Hz at Çiftlikköy, about 0.9 Hz – 1.1 Hz at Hacımehmet plain. Few of the measurement points which have a clear peak and complex characteristics of H/V curves in Yalova point out the sediment discontinuties in lateral and vertical direction, resulting in 2D or 3D site effects. No soil-structure resonance were determined in Çınarcık, Hacımehmet, Çiftlikköy where the worst damage occured during the 17 August 1999.


  

GÜLTEKİN Caner

Danışman : Yard. Doç Dr. Oğuz GÜNDOĞDU

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2011

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Demir KOLÇAK

Prof. Dr. Hayrettin KORAL

Prof. Dr. Yıldız ALTINOK

Doç. Dr. Ferhat ÖZÇEP

Yard. Doç. Dr. Oğuz GÜNDOĞDU


Yansımalı Sismikte Vibro Atış Düzeninin Ve Saha Parametrelerinin Sismik Çözünürlüğe Etkisi

Petrol ve doğal gaz günümüzde sanayinin, üretimin ve enerjinin ana ham maddesini oluşturmaktadır. Petrol ve doğal gazın araştırılması, bulunması ve üretilmesi hem çok büyük maliyet hem de yüksek teknoloji gerektirmektedir. Dünya üzerinde petrol ve doğalgaz rezervleri gün geçtikçe azalmaktadır. Bu durum insanoğlunu yeni rezervler bulma arayışına itmektedir. Halen dünyanın önemli bir kısmında ve ülkemizin %70’lik kısmında petrol ve doğalgaz araştırmasına yönelik çalışma yapılmamıştır. Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte hidrokarbon arama endüstrisi de gelişmiş, riski ve maliyeti azaltan yeni methotlar geliştirilmiştir.

Hidrokarbonun depolanacağı alanları keşfetmek için kullanılan en genel yöntem yansıma sismiğidir. Yansıma sismiğinde doğru sonuç alınması için saha kayıt parametrelerinin ve vibrosismik parametrelerin en doğru şekilde belirlenmesi gerekir. Yansıma sismiğinde kullanılan vibrosismik yöntem çesitli frekanslar içeren sürekli sinüsodial titreşimleri kontrollü olarak yaratan ve uygulayan Vibratör’ün enerji kaynagı olarak kullanıldığı bir sismik yöntemdir. Vibratör enerji kaynağı, kontrol edilebilir frekans bandına sahip olması, ideal sıfır fazlı sinyal üretebilmesi ve yıkıcı olmayan bir kaynak olması nedenleriyle sismik veri toplamada geniş çaplı bir kullanım alanı bulmuştur.

Doğru belirlenmiş saha kayıt parametreleri ve vibrosismik parametreler düşük maliyetli getiri sağlayacaktır. Saha kayıt parametrelerinin ve vibrosismik parametrelerin sismik kayıt üzerindeki etkileri örneklerle açıklanmıştır. Bununla birlikte vibrator atış düzeninin sismik çözünürlüğe etkisi de arazide yapılan testlerle açıklanacaktır. Yapılan bu testler sonucunda teoride istenen noktasal kaynak alan yaratılması için vibratörlerin birbirlerine en yakın şekilde konumlandırılmaları sonucuna varılmıştır. Bu sayede atışlar sonucunda elde edilen verilerde yüksek frekanslı bileşenlerin daha baskın olduğu görünmüştür.


   


The Effects Of Field Parameters And Vibrator Source Arrays To The Seismic Resolution İn Reflectional Seismic Method

In current century oil and natural gas are the key elements of the industry, manufactoring and energy. Oil and gas exploration needs to involve expenses and high technology. Oil and gas reservoirs decrease day by day all over the world. This situation pushes the humanity to explore new reservoirs. Major portion of the earth and %70 of our country has not been explored yet. Parallel to the developments of the technology, oil and gas exploration has been improved, new methods that reduce the cost and risk have been investigated. Seismic reflection is the common used method to define oil and gas traps. Field parameters and vibroseis parameters must be determined right to gather the correct results. Vibroseis is a seismic method where the energy source is a vibrator that generates a controlled wave train for which a sinusoidal vibration with continuously varying frequency is applied. The vibroseis source is widely used in seismic acquisition as it is a non-destructive method with a controllable frequency range and ideally produces a zero-phase wavelet.

Effective field parameters and vibroseis parameters gain cost effective correct results. The effects of field parameters and vibroseis parameters to the seismic record shall be illustrated with the examples.

At the tests results in the field, the vibrators shall be located closer to each other to create theoretically ‘point source array’. By the result of the approach it seems that the higher frequency content of the output data increased.



GİRGİN Ayşe

Danışman : Doç.Dr.A. Muhittin ALBORA

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2011

Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. A. Muhittin ALBORA

Prof. Dr. Berkan ECEVİTOĞLU

Prof. Dr. Demir KOLÇAK

Prof. Dr. Osman Nuri UÇAN

Prof. Dr. Hayrettin KORAL
SAROS KÖRFEZİNİN JEOFİZİK YÖNTEMLERLE ARAŞTIRILMASI

Bilindiği gibi, gravite ve manyetik Prospeksiyonun en önemli konularından biri,rejyonal yapı ile rezidüel yapının ayrılarak en iyi şekilde yorumlanmasıdır. Bu çalışmada Markov Rastgele Alanlar (MRF) yöntemi kullanılarak Rejyonal ve Rezidüel alanların ayrımı yapılmıştır. MRF yönteminin en önemli özelliği, komşuluk ve iki boyutlu görüntünün stokastik özelliklerinden faydalanılması ve ön eğitim gerektirmemesidir. Bu yöntem, ilk olarak prizmalardan oluşan toplam manyetik anomali haritasına uygulanmış ve çok iyi neticeler elde edilmiştir. Arazi

çalışması olarak Saros Körfezinin MTA tarafından elde edilen Gravite ve Havadan Manyetik anomali haritaları kullanılmış ve MRF yöntemi uygulanmıştır. Ayrıca çalışma sahasında TPAO tarafından derin sismik kesitler ile SHOD tarafından elde edilen sığ sismikler kullanılmıştır. Daha sonraki aşamalarda bütün jeofizik ve jeolojik veriler birlikte değerlendirilerek Saros Körfezinin tektonizması aydınlatılmaya çalışılmıştır.
  
 



Download 1.82 Mb.

Share with your friends:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   28




The database is protected by copyright ©ininet.org 2024
send message

    Main page