Tez özetleri Astronomi ve Uzay Bilimleri Anabilim Dalı 1



Download 0.98 Mb.
Page3/22
Date06.08.2017
Size0.98 Mb.
#27811
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   22

GANİOĞLU Ela


Danışman :Prof. Dr. Baki AKKUŞ

İkinci Danışman :Prof. Dr. Ramon WYSS

Anabilim Dalı :Fizik

Programı :Nükleer Fizik

Mezuniyet Yılı :2009

Tez Savunma Jürisi :Prof. Dr. Baki AKKUŞ

Prof. Dr. Mustafa DEMİR

Prof. Dr. Metin SUBAŞI

Prof. Dr. Hasan Hüseyin GÜVEN

Prof. Dr. Melih BOSTAN
Düşük Enerjili Uyarılmaların Nötron Ve Proton Sayısının Fonksiyonu Olarak Gelişimi

Bu tez çalışması kapsamında; nötron damlama çizgisine (drip line) yaklaştıkça, düşük seviyeli uyarılmaların nötron ve proton sayısının fonksiyonu olarak gelişimi ve titreşen çekirdek yapısından deforme çekirdek yapısına geçiş, N=82-98 bölgesinde yer alan nadir toprak çekirdekleri için incelenmiştir.

Düşük enerjili nükleer yapı teorisinde son yıllarda üzerinde durulan, çekirdeğin titreşimsel yapıdan deforme yapıya nasıl değiştiği, faz geçişi için bir kanıt bulunup bulunamayacağı ve nötron damlama çizgisine yaklaştıkça düşük seviyeli uyarılmaların nötron ve proton sayısının fonksiyonu olarak nasıl geliştiğidir. Bu iki konu, nötron ve proton sayısının fonksiyonu olarak nükleer yapı gelişiminde kuadrupol ve çiftlenim serbestlik dereceleriyle ilgili olarak birbiriyle bağlantılıdır.

Bu çalışma kapsamında, adı geçen faz geçişlerinin, Kuasi-Parçacık Rastlantısal Faz Yaklaşımı (Quasi-Particle Random Phase Approximation, QRPA) Modeli ile çiftlenim ve kuadrupol titreşimleri dikkate alınarak, potansiyel enerji hesaplamaları ile incelenmesi amaçlanmıştır. QRPA Modelinde çiftlenim ve kuadrupol titreşimlerinin incelenmesinde kullanılan potansiyel enerji yüzeyleri Woods-Saxon potansiyeline, Cranking Kabuk Modele ve Strutinsky Kabuk Düzeltme Metoduna dayalıdır. Böylelikle faz geçişini öngören cebirsel modellere, mikroskopik bir yaklaşımla karşı koyulabilmiştir. Yapılan hesaplamaların deneysel veriyle karşılaştırılması ve kollektif durumların birçok özelliğinin anlaşılması mümkün olmuştur.


The Evolution of Low Lyıng Excitations as a Function of Neutron and Proton Number

In this work, lifetime measurements performed for 10+, 11+, 12+ and 13+ levels of the band structure which depends on πh11/2 - νh11/2 configuration of a 128La nuclei which has odd – proton and odd – neutron. We can classify this work in three parts. In the first part a detailed information about the A ~ 130 region where the interest of this work take part and also we put attention especially on the behaviour of this nuclei.

In the second part of this work the experimental reaction technique of 128La nuclei, the experimental setup and the analysis procedure of the data are taking part. Especially to define these steps in detail, figures ilustrated.

At the last part of this work, the route of analysis, the results of analysis and especially the gated spectrums of observed shifted and unshifted peaks for four target – distance and for the lifetimes of levels measured and given in ps every four distance.



AMON Lidya


Danışman :Prof. Dr. Baki AKKUŞ

İkinci Danışman :Prof. Dr. Dimiter BALABANSKI

Anabilim Dalı :Fizik

Programı :Nükleer Fizik

Mezuniyet Yılı :2009

Tez Savunma Jürisi :Prof. Dr. Baki AKKUŞ

Prof. Dr. Mustafa DEMİR

Prof. Dr. Hasan Hüseyin GÜVEN

Prof. Dr. Metin ARIK

Prof. Dr. Melih BOSTAN
128La Çekirdeğinin Ömür Ölçümleri

Bu çalışmada tek proton ve tek nötron sayısına sahip 128La çekirdeğinin πh11/2 - νh11/2 konfigürasyonu üzerine kurulmuş olan bantlara ait 10+, 11+, 12+ ve 13+ seviyelerinin ömür ölçümleri yapılmıştır. Çalışmayı üç bölüme ayırmak mümkündür. Birinci bölümde, incelediğimiz çekirdeğin bulunduğu A ~ 130 bölgesi hakkında genel bilgiler verilmekte ve bu bölgede bulunan çekirdeğin göstermiş olduğu yapısal özelliklere değinilmiştir.

Çalışmanın ikinci bölümünde, deneysel olarak incelediğimiz 128La çekirdeğini elde edebilmek için kullanılan reaksiyon, deney düzeneği ve elde edilen verileri analiz etme yöntemi üzerine, özellikle konularla ilgili açıklayıcı şekil kullanılarak bahsedilen bölümler yer almaktadır.

Çalışmanın son bölümünde ise 128La çekirdeği için analiz işlemi sırasında izlenen yol, analiz sonuçları ve özellikle dört farklı hedef – durdurucu arası uzaklık için gate konulmuş spektrumlarda gözlenen kaymış ve kaymamış pikler kullanılarak dört farklı seviyeye ait hesaplanan ömür ölçümleri ps cinsinden verilmektedir.



Lifetime Measurements of 128La Nucleı

In this work, lifetime measurements performed for 10+, 11+, 12+ and 13+ levels of the band structure which depends on πh11/2 - νh11/2 configuration of a 128La nuclei which has odd – proton and odd – neutron. We can classify this work in three parts. In the first part a detailed information about the A ~ 130 region where the interest of this work take part and also we put attention especially on the behaviour of this nuclei.

In the second part of this work the experimental reaction technique of 128La nuclei, the experimental setup and the analysis procedure of the data are taking part. Especially to define these steps in detail, figures ilustrated.

At the last part of this work, the route of analysis, the results of analysis and especially the gated spectrums of observed shifted and unshifted peaks for four target – distance and for the lifetimes of levels measured and given in ps every four distance.


  


BİYOLOJİ ANABİLİM DALI

  

ERYILMAZ Fadime

Danışman : Prof.Dr. Semahat YENTÜR

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı : Botanik / Bitki Fizyolojisi

Mezuniyet Yılı : 2008

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr. Semahat YENTÜR

Prof.Dr. Muammer ÜNAL

Prof.Dr. Orhan KÜÇÜKER

Prof.Dr. Memduh SERİN

Prof.Dr. Sabri SÜMER

Bakır (Cu) Uygulanmış Mısır (Zea mays L.) Fidelerindeki Antioksidan Aktivitelerin Fizyolojik ve Anatomik Yönden İncelenmesi

Bu çalışmada, mısır (Zea mays L., cv., Rx770) bitkisinin farklı kısımlarındaki bakır birikimi ve bunun fizyolojik, biyokimyasal, antioksidan yanıtlara olan çeşitli etkileri ile morfolojik ve anatomik değişimleri incelenmiştir. Tohumlar kontrol ve 50, 100, 250, 500, 1000, 1500 μM CuSO4.5H2O çözeltilerinde 25 oC da karanlık ve aydınlık koşullarda çimlendirilmiştir. 50 ve 100 μM Cu uygulamalarının tohum çimlenmesi üzerinde önemli etkilere sahip olmazken; 250 μM ve daha yüksek konsantrasyonların çimlenme oranlarında indirgenmeye neden olduğu kaydedilmiştir. Diğer deneyler için, tohumlar perlit içeren plastik kaplarda 25 oC sıcaklık, 16 saat aydınlık 8 saat karanlık koşullarda yetiştirildikten sonra 8 günlük fideler hidroponik kültüre aktarılmış ve 7 gün boyunca aynı Cu serilerine maruz bırakılmıştır. 15 günlük bitkiler, üçüncü yaprağın açılma evresinde, hasat edilerek fizyolojik, biyokimyasal ve anatomik analizleri yapılmıştır. Cu iyonlarının mısır fidelerinin köklerinde, gövde ve yapraklarından daha fazla birikim gösterdiği ve önemli bazı metabolik işlevleri engelleyerek bitkilerin büyüme ve gelişmesini yavaşlattığı belirlenmiştir. Bitkiler Cu’a bağlı oksidan strese karşı enzimatik ve enzimatik olmayan antioksidan sistemlerinde değişiklikler yaparak yanıt oluşturmuşlardır. Yüksek Cu konsantrasyonlarında, H2O2’in artışına AsA, GSH içeriği ile CAT, APX aktivitelerindeki azalmalar eşlik ederken; bunun aksine, DHA, GSSG içerikleri ile SOD, GuPX ve GR aktivitelerinde ilerleyen artışlar olduğu kaydedilmiştir. Anatomik olarak, 50 μM Cu da önemli hücresel zararlar görülmezken; yüksek Cu konsantrasyonlarının membranlarda bozulmalara, plazma membranının hücre çeperinden ayrılmasına, hücrelerde vakuolleşmeye neden olmuştur. Sonuç olarak, bu araştırma mısır bitkisinin yüksek konsantrasyonlarda Cu biriktirdiğini ve Cu’a bağlı oksidan stresi etkili bir antioksidan savunma sistemi ile tolare ettiğini ileri sürmektedir.



Physiological and Anatomical Investigation of Antioxidant Activities in Copper (Cu) Treated Maize (Zea mays L.) Seedlings

In this study, accumulation of copper and its various effects on physiological, biochemical, antioxidative responses and morphological and anatomical changes were investigated in different parts of maize (Zea mays L., cv., Rx770) plants. Seeds were germinated in control and 50, 100, 250, 500, 1000, 1500 μM CuSO4.5H2O solutions at 25 oC in dark and light conditions. It was recorded that 50 and 100 μM Cu treatments had no marked effect on seed germination while 250 μM and higher concentrations caused reduction of germination rates. For the other experiments, seeds were grown at 25 oC temperature, 16 h light 8 h dark photoperiod conditions in plastic pots containing perlite and 8 days old seedlings were then transferred to hydroponic culture and exposed to the same Cu series for 7 days. 15 days old plants, at the stage of third leaf opening, were harvested and physiological, biochemical and anatomical analysis were done. Cu ions were found accumulated higher in the roots of maize seedlings than shoots or leaves and retarded the growth and development of plants by interfering with certain important metabolic processes. Plants responded to Cu-induced oxidative stress by modulating their enzymatic and non-enzymatic antioxidantive systems. At higher concentrations of Cu, increase in H2O2 level was accompanied by a decrease in AsA, GSH contents and CAT, APX activities, while, progressive enhancement were investigated in DHA, GSSG contents and SOD, GuPX and GR activities. At ultrastructural level, 50 μM Cu did not exhibit significant cellular damage, however, higher concentrations of Cu caused disruption of membranes, withdrawall of plasma membrane from cell walls, cell vacuolation. As a result, this investigation suggested that maize plant was able to accumulate high concentrations of Cu and tolerate Cu-induced stress using an effective antioxidant defence system.



KANDİL Aslı
Danışman : Prof. Dr. Cihan DEMİRCİ

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı : Zooloji

Mezuniyet Yılı : 2008

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Cihan DEMİRCİ (Danışman,)

Prof. Dr. Melek ÖZTÜRK SEZGİN

Prof. Dr. Hüsniye DOĞRUMAN

Prof. Dr. Berrak YEĞEN

Prof. Dr. Meral ÜNAL

Larval Echinococcus Granulosus İle Enfekte Edilen Farelerde Hidatidoz Patogenezinde Ve Antihelmintik Etkinliğinde Nitrik Oksitin Rolü

Bu çalışmada, E. granulosus ile enfekte olan koyunların karaciğerlerindeki hidatik kistlerden alınan protoskolekslerin Albino Balb/c farelere intraperitonal olarak verilmesi ile oluşturulan sekonder hidatidoz enfeksiyonu sırasında, karaciğer dokusunda; hidatidoz patogenezinde ve antihelmintik ilaçların etkinliğinde nitrik oksit (NO)’in rolü araştırılmıştır.

Enjeksiyondan 8 ay sonra, enfekte edilen hayvanların bir grubuna özgül iNOS inhibitörü L-N6-(1-Iminoetil)lizin-hidroklorid (L-NIL), bir grubuna NO donörü olan sodyum nitroprussid (SNP), diğer grubuna da antihelmintik ilaç olan albendazol ve praziquantel uygulandı, diğer bir grup ise kontrol olarak ayrıldı. Hayvanlara antihelmintik ilaçlar olarak verilen albendazol ve praziquantel, zeytinyağında çözülerek gavajla oral olarak, diğer maddeler ise fizyolojik tuzlu su ile çözülerek ip olarak 7 gün boyunca uygulandı. Deney sonunda, hayvanlardan sitolojik, histolojik, immünohistokimyasal ve biyokimyasal yöntemler için doku ve kan örnekleri alındı.

Enfeksiyonlu gruplarda karaciğerde, ışık mikroskobunda çok sayıda inflamasyon alanları, özelikle sinüzoidlerde düzensizliklerle birlikte, lümenlerinde çok sayıda lökosite, endotel tabakasında düzensizliklere, ayrıca Disse alanlarında bozukluklara rastlanmıştır. Elektron mikroskobunda, sinüzoid endotelinde ciddi hasarın olduğu, lümenlerinde lökositlerle birlikte parazit enfeksiyonunda özellikle görülen eozinofillere çok sık rastlandığı, ayrıca bunlara ek olarak, hepatositlerde GER keselerinde ve nukleus membranında düzensizlikler görüldü. eNOS ve iNOS reaksiyonunun dokuda arttığı görüldü. Enfeksiyonlu gruplara antihelmintik verildiğinde inflamasyon alanlarının ve hasarın azalmasına karşın, NOS reaksiyonlarında azalmanın olmadığı belirlendi. İnhibitör ve donor verildiğinde hem iNOS hem de eNOS reaksiyonun azaldığı görüldü. SNP verilen grupta inhibitör verilen gruptan farklı olarak inflamasyon alanlarının azaldığı belirlendi. Ayrıca bu grupta göç etmekte olan Kupffer hücrelerine rastlandı. İlaçlarla birlikte bu maddeler uygulandığında, inflamasyon alanlarının azaldığı tespit edildi. İlaçla birlikte SNP verilen grupta eNOS ve iNOS reaksiyonu azalırken, inhibitör verildiğinde sadece iNOS reaksiyonun azaldığı görüldü. SNP verilen enfeksiyon gruplarında ayrıca, ilginç bir bulgu olarak sinüzoidlerde genişlemelerle birlikte hepatositlerde vakuollerin olduğu tespit edildi.

Serumdaki nitrit/nitrat değerlerinde sadece ilaç ve SNP verilen enfeksiyon grubunda artış olurken, inhibitör verilen grupta azalmanın olduğu belirlendi. Dokudaki malondialdehid seviyesi, ilaç verilen enfeksiyon grubu ile SNP verilen enfeksiyon grubunda artarken, inhibitör verilende azaldı.

Çalışmadan elde edilen sonuçlardan, enfeksiyon sonucu dokuda meydana gelen değişikliklerde NO’in de etkili olduğu, sadece iNOS’un değil aynı zamanda eNOS’un da önemli rol üstlendiği görülmüştür. Enfeksiyonlu bireylere L-NIL verildiğinde enfeksiyon belirtilerinin devam etmesi, NO donoru verilmesiyle inflamasyon alanların azalması NO’in etkili olduğunu göstermiştir.


Role of Nitric Oxide in The Pathogenesis of Hydatidosis and The Anthelmintic Activity in Mice Infected with Larval Echinococcus Granulosus

In this study, role of nitric oxide (NO) in the pathogenesis of hydatidosis and effectiveness of anthelmintic drugs was examined in secondary infection established by intraperitoneal injection of protoscolices obtained from hydatid cysts of infected with sheep livers in Albino Balb/c mice.

A group of infected animals were given L-N6-(1-Iminoethyl)lysine-hydrochloride (L-NIL), a selective inhibitor of iNOS, 8 months after protoscolices injection. Two groups were administered nitric oxide donor sodium nitroprusside (SNP), and anthelmintic drugs albendazole and praziquantel, respectively. A control group was also formed. Albendazole and praziquantel dissolved in olive oil were administered with gavage feeding, while other substances dissolved in physiological saline were given intraperitoneally for a period of 7 days. Subsequently, tissue and blood samples were taken for cytological, histological, immunohistochemical and biochemical examinations.

Infected groups showed numerous inflammation areas, disorganized sinusoids with plenty of leukocytes, disrupted endothel and damaged Disse’s spaces at light microscopy. However, electron microscopy revealed severe damage in sinusoidal endothelial cells, predominated eosinophils in sinusoid lumens which are commonly seen in parasitic infections, and disorganization in GER tubules and nuclear membrane. eNOS and iNOS reactions were increased in the tissue. When infected groups were treated with anthelmintic, it was found that inflammation areas and damage were lowered, in spite of no decrease in NOS reactions. On the other hand, both iNOS and eNOS reaction were lowered when inhibitor and donor were given. Unlike the group administered the inhibitor, SNP treated group exhibited less inflammation areas, along with migrating Kupffer cells. Combination of these substances and drugs resulted in decreased inflammation areas. eNOS and iNOS reactions were lowered in the group administered combined drug and SNP, while only iNOS reaction was decreased when inhibitor was given. In addition, infected groups receiving SNP displayed expanded sinusoids and hepatocytes with vacuoles, intriguingly.

While levels of serum nitrite/nitrate were elevated only in the infected group given drug and SNP, there was a decrease in the group administered inhibitor. Tissue level of malondialdehyde was increased in infected groups to which drug and SNP were given. However, it was lowered in inhibitor given group.

It was seen from the obtained results that NO is also effective in changes occurred in tissue because of infection, and not only iNOS but also eNOS plays an important role. Continued signs of infection in L-NIL administered mice and decreased inflammation areas in NO donor administered mice imply effectiveness of NO.


ARDA-PİRİNÇÇİ B. Pelin

Danışman : Prof. Dr. Şehnaz BOLKENT

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı : Zooloji

Mezuniyet Yılı : 2008

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr. Şehnaz BOLKENT

Prof.Dr. Refiye YANARDAĞ

Prof.Dr. Serap ARBAK

Prof.Dr. Suzan DAĞLIOĞLU

Prof.Dr. Meral ÜNAL



BALB/c Farelerde TNF-alfa/Aktinomisin D İle Oluşan İnce Bağırsak Hasarında GLP-2’nin Biyolojik Rolü

Tümör nekroz faktör-alfa (TNF-α) pek çok sinyal molekülünü, ikinci haberciyi ve transkripsiyon faktörünü aktive edebilen çok fonksiyonlu bir sitokindir. TNF-α kanser hastalarında tedavi edici etkinliğe sahip olmasına karşın, inflamatuvar bağırsak hastalıklarının ve septik şokun patogenezinde de önemli bir rol oynamaktadır. Aktinomisin D (Act D) apoptotik hücre ölümünü uyaran ve TNF-α’nın sitotoksik etkisini belirgin şekilde arttıran bir transkripsiyon inhibitörüdür. h[Gly2]GLP-2 ise intestinotrofik etkilere sahip glukagon-benzeri peptid-2 (GLP-2)’nin proteaza dirençli analoğudur ve uzun süreli bir etkiye sahiptir.

Bu çalışmanın amacı TNF-α/Act D ile oluşturulan ince bağırsak hasar modelinde GLP-2’nin biyolojik rolünü morfolojik, immunohistokimyasal ve biyokimyasal olarak incelemektir. Çalışmada GLP-2’nin apoptoz, hücre çoğalması ve antioksidan sistem üzerine etkilerinin yanı sıra, bu peptidin kolesistokinin ve somatostatin gibi gastrointestinal hormonlar ile olan ilişkisine de açıklık getirebilmek amaçlanmıştır.

Bu çalışmada kullanılan toplam 48 adet ergin erkek BALB/c fareler altı gruba ayrıldı. I. Grup: DMSO ve PBS verilen kontrol hayvanlar, II. Grup: İntraperitonal olarak 15 µg/kg TNF-α enjeksiyonu yapılan hayvanlar, III. Grup: İntraperitonal olarak 800 µg/kg Act D enjekte edilen fareler, IV. Grup: TNF-α verilmesinden 2 dakika önce Act D uygulanan hayvanlar, V. Grup: 10 gün boyunca her 12 saatte bir subkutanöz olarak 200 µg/kg h[Gly2]GLP-2 enjeksiyonu yapılan fareler, VI. Grup: 10 gün h[Gly2]GLP-2 uygulaması yapıldıktan sonra 11.gün TNF-α enjeksiyonundan 2 dakika önce Act D verilen hayvanlar. h[Gly2]GLP-2 verilen V. Gruba ait fareler son enjeksiyondan 16.5 saat sonra, diğer hayvanlar ise son yapılan enjeksiyondan 4.5 saat sonra servikal dislokasyon ile sakrifiye edildi. h[Gly2]GLP-2’nin TNF-α/Act D ile oluşturulan jejunum hasarı üzerindeki etkileri ışık ve taramalı elektron mikroskobu altında incelendi. Apoptoz üzerindeki rolü TUNEL yöntemi ile, hücre çoğalmasına etkileri ise PCNA immunhistokimyası ile gösterildi. GLP-2’nin kolesistokinin ve somatostatin ile olan ilişkisi de immunohistokimyasal olarak tespit edildi. Glutatyon, glutatyon peroksidaz, katalaz ve süperoksit dismutaz gibi antioksidan sistem parametreleri ile oksidatif hasar göstergesi olan dokudaki malondialdehid düzeyi spektrofotometrik olarak tayin edildi.

TNF-α/Act D uygulaması dejeneratif değişikliklere, apoptoza, somatostatin ekspresyonunda ve malondialdehid seviyesinde artışa, hücre çoğalmasında ve katalaz aktivitesinde ise azalmaya sebep olarak, jejunum dokusunda yaygın bir hasar ile sonuçlandı. h[Gly2]GLP-2 ön uygulaması apoptozda, somatostatin ekspresyonunda ve malondialdehid seviyesinde belirgin bir azalmaya; hücre çoğalmasında, kolesistokinin ekspresyonunda ve katalaz aktivitesinde ise anlamlı bir artışa yol açarak, TNF-α/Act D ile meydana gelen ince bağırsak hasarını önledi. Sonuç olarak, bu çalışma TNF-α/Act D ile oluşan ince bağırsak hasarına karşı h[Gly2]GLP-2’nin apoptozu önleyici, hücre çoğalmasını uyarıcı, koruyucu ve antioksidan etkilere sahip olduğunu göstermiştir. Bu çalışmada, GLP-2’nin oksidatif ince bağırsak hasarında kolesistokinin ve somatostatin ekspresyonunu etkileme potansiyeline sahip önemli bir regülatör peptid olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca bu çalışmanın, TNF-α aracılı ince bağırsak hastalıklarında, h[Gly2]GLP-2’nin tedavi edici bir ajan olarak değerlendirilmesine katkıda bulunacağı da düşünülmektedir.

Biological Role of GLP-2 on TNF-alpha/Actinomycin D- Induced Intestinal Injury in BALB/c Mice

Tumor necrosis factor-alpha (TNF-α) is a multifunctional cytokine, which activates many signaling molecules, second messengers and transcription factors. Although TNF-α has a therapeutic role in the treatment of cancer in humans, it also plays an important role in the pathogenesis of inflammatory bowel diseases and septic shock. Actinomycin D (Act D) is an inhibitor of transcription that stimulates apoptotic cell death and markedly increases the cytotoxic effect of TNF-α. h[Gly2]GLP-2 has long-acting and is a protease-resistant analog of glucagon-like peptide-2 (GLP-2) which has intestinotrophic effects.

The aim of this study was to investigate the biological role of GLP-2 at the model of intestinal injury induced by TNF-α/Act D, morphologically, immunohistochemically and biochemically. In addition, it was aimed to explain the effects of GLP-2 on apoptosis, cell proliferation and antioxidant system together with the relation of GLP-2 to some gastrointestinal hormones such as cholecystokinin and somatostatin.

In this study, 48 male BALB/c mice were used and divided into six groups. Group I: Control animals administered DMSO and PBS, Group II: Animals injected with 15 µg/kg TNF-α, Group III: Mice injected with 800 µg/kg Act D intraperitoneally, Group IV: Animals receiving Act D, prior to 2 minutes of the administration of TNF-α, Group V: Animals injected subcutaneously with 200 µg/kg h[Gly2]GLP-2 every 12 hr for 10 consecutive days. Group VI: Animals given Act D prior to 2 minutes of the administration of TNF-α at 11th day after receiving h[Gly2]GLP-2 for 10 days. The mice that regarding to Group V were sacrificed after 16.5 h from the last treatment, and the other animals were sacrificed after 4.5 h from the last treatment by cervical dislocation. The effects of h[Gly2]GLP-2 on TNF-α/Act D-induced jejunal injury were investigated under light and scanning electron microscope. Its role on apoptosis and cell proliferation was detected by TUNEL assay and PCNA immunohistohemistry, respectively. In addition, the relation of GLP-2 to cholecystokinin and somatostatin was assessed immunohistochemically. Parameters of antioxidant system such as glutathione, glutathione peroxidase, catalase, superoxide dismutase, together with malondialdehyde level, is a marker of oxidative stress in tissues, were examined by spectrophotometry.

Administration of TNF-α/Act D resulted in a common injury in jejunum by causing degenerative changes, an increase in apoptosis, somatostatin expression and malondialdehyde level, a decrease in cell proliferation and catalase activity. h[Gly2]GLP-2 pretreatment prevented the TNF-α/Act D-induced intestinal injury by a significant reduction in apoptosis, malondialdehyde level and somatostatin expression; a markedly increase in cell proliferation, cholecystokinin expression and catalase activity. As a result, the present study showed that h[Gly2]GLP-2 has a cytoprotective, proliferative, antiapoptotic and antioxidant effects against to TNF-α/Act D-induced intestinal injury. In this study, it was concluded that GLP-2 is an important regulator peptide which has a potential affecting expression of somatostatin and cholecystokinin in the oxidative intestinal injury. Also it is suggested that h[Gly2]GLP-2 may be useful as a therapeutic agent in TNF-α-mediated intestinal disorders.
 AYDIN Neşe

Danışman : Prof.Dr. Muammer ÜNAL

Anabilim Dalı : Biyoloji

Programı : Botanik

Mezuniyet Yılı : 2009

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr. Muammer ÜNAL

Prof.Dr. Orhan KÜÇÜKER

Prof.Dr. Sabri SÜMER

Prof.Dr. Günay ÇOLAKOĞLU

Doç.Dr. Gül CEVAHİR ÖZ

Domatesin (Lycopersicon esculentum Mill.) Tohum Çimlenmesi ve Fide Büyümesi Üzerine Selenyumun Etkisi

Bu araştırmada, domates (Lycopersicon esculentum Mill.) bitkisinin tohum, fide ve meyvasında değişen konsantrasyonlardaki Selenyumun (Se) etkisi ve birikimi incelenmiştir.

Selenyum bitkilerde esas element olarak kabul edilmemesine rağmen günümüzde bu elementin bitki metabolizması ve büyümesi için gerekli olabileceği konusunda yaygın çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmada değişen Se konsantrasyonlarına bağlı olarak domates (Lycopersicon esculentum Mill.) tohumlarında çimlenme yüzdesi, bitkinin kök ve gövde uzunlukları, taze–kuru ağırlık miktarları, farklı kısımlarında antosiyanin, karotinoid, klorofil, total çözünebilir protein içerikleri, peroksidaz (POD) ve polifenol oksidaz (PFO) aktiviteleri, çiçeklenme–meyvelenme süreçleri ve Se birikimi incelenmiştir.

Çimlenme deneyleri sonucunda 10 M dan daha yüksek Se konsantrasyonlarının çimlenmeyi inhibe ettiği gözlenmiştir. Büyüme odalarında yetiştirilen domates fidelerinde 9. ve 40. günlerde ilgili analizler yapılarak değişen Se konsantrasyonlarının kök ve hipokotil büyümelerini etkilediği, ayrıca taze-kuru ağırlık miktarlarında önemli değişikliklere neden olduğu belirlenmiştir. Ancak kotiledonların kuru ağırlık miktarlarında dikkate değer bir değişim gözlenmemiştir. 10 ve 20 M Se uygulanan serilerde karotinoid miktarı diğer serilerden yüksek bulunmuştur. 9 günlük fidelerin klorofil içerikleri 40-50 M Se uygulanan serilerde artarken 40 günlük fidelerde ise 50 M Se içeren serilerde azaldığı tespit edilmiştir. Domates fidelerinin antosiyanin içerikleri yüksek Se konsantrasyonlarına bağlı olarak, 9 günlük fidelerin 30-50 M Se içeren serilerinde ve 40 günlük fidelerin 10-50 M Se içeren serilerinde artmıştır. 9 günlük fidelerin hipokotillerinde ve 40 günlük fidelerin yapraklarında total çözünebilir protein içeriğinin değişen Se konsantrasyonlarında arttığı gözlenmiştir. POD aktivitesi 9 günlük fidelerin köklerinde kontrole göre yüksek bulunmuş ve hipokotillerinde 30-50 M Se içeren serilerde artış görülmüştür. 40 günlük fidelerin yapraklarında ise POD aktivitesi 20 M dan itibaren artış göstermiş ve bu fidelerin kotiledonlarında değişen Se konsantrasyonları farklılıklara neden olmuştur. Domates fidelerinin bitki kısımlarında ölçülen PFO aktivitesinde seriler arasında değişimlerin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca 40 günlük bitki kısımlarında Se birikimine bakılmış ve Se un bitkinin farklı kısımlarında özellikle de yapraklarda biriktiği belirlenmiştir. Domates bitkilerinin çiçeklenme ve meyvelenme süreçlerini de izlemek amacı ile kum kültürü düzeneği kurulmuştur. Kum kültürü bitkilerinde, çiçeklenme ve meyvelenme sürecinin Se artışına bağlı olarak geciktiği, oluşan meyve sayılarının, büyüklüğünün ve kuru ağırlık miktarlarının azaldığı kaydedilmiştir. Meyvelerde Se birikiminin ise en fazla 10 µM Se içeren seride olduğu saptanmıştır.



The Effect of Selenium on Seed Germination and Plant Growth on Tomato (Lycopersicon esculentum Mill.)

In this study, were examined the effect and accumulation of selenium (Se) at varying concentration on seeds, seedlings and fruits of tomato (Lycopersicon esculentum Mill.).

Although selenium is not considered as an essential element in plants current studies have been conducting on the fact that it may be necessary for plant metabolism and plant growth. Depending on varying Se concentration, germination rate, root and stem length of the plant, fresh-dry weight amounts, contents of anthocyanin, carotenoid, chlorophyll and total soluble protein, peroxidase (POD) and polyphenol oxidase (PFO) activities, flowering-fruit development periods and Se accumulation were investigated in this study.

It was observed from the germination experiments that higher Se concentrations above 10 M inhibited germination rates. By carrying out the relevant analysis of 9 and 40 day-old tomato seedlings which were grown in the growth chamber, we found that varying Se concentrations affected the growth of root and hypocotyls, and additionally resulted in important changes at fresh-dry weight amounts. However, dry weight amounts of the cotyledons did not change significantly. Carotenoid content was higher in the series exposed to 10 and 20 M Se than in the other series. While chlorophyll content of 9 day-old seedlings increased in the series to which 40-50 M Se was applied, it decreased in 40 day-old seedlings receiving 50 M Se. Depending on higher Se concentrations, anthocyanin content of the tomato seedlings at 9 and 40 days was elevated in the series which were applied 30-50 M and 10-50 M Se, respectively. Hypocotyls of 9 day-old seedlings and leaves of 40 day-old seedlings indicated an increase in total soluble protein content with varying Se concentrations. Increased POD activity was found in the roots of 9 day-old seedlings in comparison with the control, and hypocotyls possessed also elevated POD activity in the series applied 30-50 M Se. Leaves of 40 day-old seedlings showed increased POD activity at 20 M and higher concentrations, whereas the cotyledons displayed different activities with varying Se concentrations. We determined changes at PFO activities, which were measured in plant parts of tomato seedlings, between the series. In addition, we examined Se accumulation in parts of 40 day-old plant, and found that Se accumulated in different parts of the plant, especially in leaves. Sand culture system was employed to determine flowering-fruit development periods of the tomato plants. It was found that flowering-fruit development period was delayed depending on higher Se concentrations, and the number, size and dry weight of the fruits were lowered in sand culture plants. The highest accumulation of Se in the fruits was in the series receiving 10 µM.



Download 0.98 Mb.

Share with your friends:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   22




The database is protected by copyright ©ininet.org 2024
send message

    Main page