Erişkin ruminantlarda abdominal ağrıyla karakterize intestinal obstrüksiyonların tanısı
HASTALIK
|
GÖRÜLDÜĞÜ HAYVANLAR
|
SEMPTOMLAR
|
İleus-psödoobstrüksiyon
|
Bütün ruminantlar
|
Defekasyon yok veya az miktarda yapışkan dışkı, sağda ping sesi, palpasyonda gergin intestinal loplar
|
İntestinal volvulus ve
strangulasyon
|
Bütün ruminantlar
|
Sancı, hızla gelişen abdominal gerginlik, kollaps ve şok
|
İnvaginasyon ve
İnkarserasyon
|
Bütün ruminantlar
|
Erken dönemde sancı, dehidrasyon, dışkı kanlı ve mukuslu, rektal muayenede gergin barsak lopları palpe edilebilir
|
Sekum dilatasyonu ve
torsiyonu
|
Sığırlar
|
Sancı, abdominal gerginlik, ping sesi, rektal muayenede sekum palpasyonu,
|
Barsak tümörleri
|
Koyunlar ve sığırlar
(nadiren)
|
Sürekli ağırlık kaybı
|
Mezenterik yağ nekrozu
|
Sığırlar
|
Sürekli ağırlık kaybı, defekasyon yok veya az, rektal muayenede barsaklar gergin
|
İLEUS (Paralitik ileus, Barsak felci)
Barsakların belirli bir bölümünde veya tümünde barsak tonusunun ve peristaltik hareketlerinin kaybolarak, barsaklarda dilatasyon, sıvı ve gaz birikmesi durumudur. Bazı hastalıkların komplikasyonu olarak ortaya çıkar. Olayların çoğu laktasyon başındaki ineklerde görülür.
Etiyoloji: Barsaklarda motorik hareketlerin kaybolması genelde karın organlarında lokalize olan ve barsakların nörovejatatif regulasyonunda bozukluklara yol açan merkezi ve lokal sebeplerden ileri gelir. Merkezi etkili, ağır sepsis halleri, otointoksikasyonlar, encephalomyletis, lokal etkili, barsak parazitleri (Oesophagustomum parazit larvalarının (L4) barsak duvarında nodül oluşturması), sindirim bozuklukları (ileri rumen asidozu ve alkalozu), diffüz akut peritonitis, mezenteriyal hastalıklar (apse, hematom, yağ nekrozu, barsağa yabancı cisim batması), abomasum deplasman ve ülserleri, duodenumdaki lokal irkilti ve yangılar, laparotomi sonrası yapışmalar, patolojik barsak vaziyet değişiklikleri (torsio intestini), sekum dilatasyonu, uterus ve vesika ürinaryanın yırtılması, arka fonksiyonel vagus stenozu, puerperal karaciğer koması, hipokalsemik parazis gibi çeşitli hastalıkların seyri sırasında meydana gelir.
Semptomlar: Hastalık yavaş bir seyir gösterir ve günlerce sürebilir. Başlangıçta ortaya çıkan sancı belirtileri , daha sonraları kaybolur. Başlıca klinik bulgu olarak; iştahsızlık, durgunluk, rumende atoni, defekasyonda azalma hatta günlerce görülmemesi (sürgütler etkisizdir), karın hacminde tümüyle çift taraflı simetrik artış, abdomenin perküsyonunda ping sesinin alınması, sağ karın duvarının oskultasyonunda barsak sesinin alınamaması ve sağ karın duvarının sarsıldığında çalkantı sesinin alınması tespit edilir. Rektal muayenede barsakların gevşek ve gazla dolu olduğu ve hiç hareket etmediği, hatta bazen de lokal yapışmalar ve mezenteriyal değişiklikler belirlenir.
Teşhis: Klinik ve rektal muayene bulgularına göre tanı konur. Etiyolojide rol oynayan hastalıkların ilerlemiş dönemlerinde paralitik ileus’un gelişebileceği unutulmamalıdır. Hayvanlarda dehidrasyona bağlı hemokonsantrasyon, rektal muayene ve oskultasyon bulguları ve abdomenin görünümü tanıda yardımcı olabilen önemli kriterlerdir.
Ayrıcı tanı: Abomasum deplasmanları, omasum konstipasyonu, barsak invaginasyonu, sekum dilatasyonu, vagus indigesyonu, hidrops ascites ve pneumoperitoneum gibi hastalıklarla karışır. Abdomendeki genişlemenin abdomenin tümünde çift taraflı olması, sağ karın duvarı oskultasyonunda çınlama sesinin alınması ve rektal muayenede atonik, gevşek ve gazla dolu barsak segmentlerinin ele gelmesi ile bu hastalıklardan ayrılır.
Prognoz: Ağır otointoksikasyon ve dolaşım bozukluğu şekillenen ilerlemiş olgularda prognoz kötüdür. Genelde tedaviye cevap vermediğinden zaman geçirmeden kesime sevk edilmelidir.
Tedavi: Esas hastalığın spesifik tedavisi ile etiyolojik faktörlerin ortadan kaldırılması sağlanır. Hastalığın ilk günlerinde barsak peristaltiğini artırıcı tedavi denebilir. Bu amaçla; % 0.1’lik karbamincholinchlorid solüsyonundan 4-8 ml sc yolla ve parenteral olarak vegetatif uyarıcı preparatlar (Ca-boroglukonat, ACTH, glukokortikoidler, kan transfüzyonları) verilebilir. Hayvanlara taze rumen içeriği, B1 vitamini, sıvı-elektrolitler ve kafein gibi merkezi etkili analeptiklerin verilmesi de faydalı olabilir. Ancak medikal tedavide tedavi başarı şansı oldukça düşüktür. Bazen deneysel laparotomi sonucunda iyileşmeler görülebilir. Barsaklarda biriken gazın punksiyonla dışarı alınması ve barsak içine hafif dezenfektan ve/veya laksatiflerin verilmesi ile de iyi sonuçlar alınabilir.
Korunma: Etiyolojik faktörlere yönelik profilaktif tedbirler alınmalıdır.
BARSAK İNVAGİNASYONU (İnvaginatio intestini)
Olgu, ruminantlarda nadiren görülmesine rağmen operasyon yapılmadığı takdirde ölümle sonuçlanan ince barsakların teleskop benzeri şeklinde birbiri içine girmesiyle karakterize patolojik vaziyet değişikliği olarak tanımlanır. Hastalık genelde jejunumun sonu ile ileum arasında şekillenir. Yaşları 1-4 arasında bulunan genç hayvanlarda yaşlılara ve ahırda beslenenlerde çayırda beslenenlere göre daha sık görülür. En yaygın gözlenen formlar;
-
Enterik tip: Distal ileum ve jejunumda invaginasyon şekillenir.
-
İleosekakolik tip: İleum, sekum veya proksimal kolon içine invagine olur.
-
Sekakolik tip: Sekumun apeks kısmı, proksimal kolon içine invagine olur.
-
Kolonik tip: Kolonun proksimal kısmı, spiral kolon içine invagine olur.
Etiyoloji: Barsaklarda ortaya çıkan motilite bozuklukları hastalığın oluşumunda önemli bir rol oynar. Barsak parazitleri (ösefagostomlar), barsak hastalıkları, bezoarlar, soğuk içecekler su oranı düşük yemler, soğuk havaya maruz kalma, barsak nezleleri ve intra abdominal basınç farklılıkları gibi nedenler hastalığın çıkmasında predispoze faktörler olarak sayılabilir.
Patogenez: İnvaginasyonda hem obstipasyon (gıda geçişindeki yetmezlik) hem de vasküler obstrüksiyon sonucu, ilgili barsak segmentinde işemi meydana gelir. Barsak hareketleri azalır ve şekillenen obstrüksiyon sonucu kronik sancı meydana gelir. Birkaç gün içinde hayvanda depresyon ve bitkinlik oluşur. Barsaklarda dolaşım bozukluğuna bağlı nekroz şekillenir ve nekroze olan barsağın yırtılması sonucu, peritonitis ve septik şok gelişir.
Semptomlar: Hastalıkta ilk ortaya çıkan semptom 2-12 saat arasında devam eden kolik benzeri ağrılardır. Hayvanlarda huzursuzluk, yerinde duramama, karına bakma veya tekmeleme, ahır zemininde yuvarlanma, korkulu bakış, dışkılama ve idrar yapmama, iştahsızlık, kalp ve solunum sayılarında artışlar gibi belirtiler ortaya çıkar.
Barsakta lokalize olduğu yerde düğümlenme meydana gelmesiyle kan dolaşımında aksamalar, hiperemi ve ödem görülür. İleri aşamalarında kapiller geçirgenliğin bozulması ile aşırı kanamalar, bakteri ve toksinlerin kapiller damarlara geçişi ve kan dolaşımına karışması ile sepsis, vücut ısısında artış, terleme, lokal peritonitis, otointoksikasyon, kalp ve dolaşım yetmezliği şok ve ölüm durumları ortaya çıkar. Normal durumlarda ölüm 8-14 gün içerisinde, barsak rupturu ve dolaşım şoku şekillendiği olgularda birkaç gün veya bir gün içerisinde ölüm meydana gelir.
Diagnoz: Ruminantlarda sancı olayları çok önemlidir ve derhal rektal muayene veya diğer muayene yöntemleri (serum, hematolojik ve idrar analizleri) ile dikkatle araştırılmalıdır. Hastalık muayene yöntemleri ile ortaya konulamıyorsa en güvenli yol deneysel laporatomidir.
Prognoz: Zamanında yapılan operatif sağaltımla prognoz iyidir, diğer durumlarda kötüdür.
Tedavi: Bu hastalıkta tedavi ancak operasyonla mümkündür. Operasyondan sonra hastalara şoka karşı 1-2 L izotonik NaCl veya elektrolitler, 150 ml % 24’lük Kalsiyum glukonat ve glukokortikoidler verilebilir.
İNTESTİNAL VOLVULUS VE STRANGULASYON
Bir barsak segmentinin uzun eksen etrafında mezenteryumla birlikte (180-360) dönmedir. Volvulus, çoğunlukla uzun olan ve fazla hareket eden barsaklarda, özellikle ileum ve jejunumda şekillenir. Genelde, jejunu-ileumun distal segmentini ilgilendirir ve operatif müdahale yapılmaz ise, 1-3 gün içinde ölümle sonuçlanır. İnce barsakların mezenteriyal bağ etrafında dolanarak boğulmasına strangulasyon denir. Hayvanlarda şekillenen torsiyon oldukça tehlike ve akut vasküler obstrüksiyona bağlı 4-6 saat içerisinde ölüm görülebilir.
Semptomlar: hayvanlarda ilgili barsak segmentinin büyüklüğüne ve lezyonun derecesine göre değişen kolik (sancı) dönemi (12 saat süren sancı periyodu, ıkınma, defekasyonda durma), depresyon dönemi (anoreksi, inleme, baş ve boyun aşağı düşer, karın duvarı gergin, kambur duruş, dehidrasyon, solunum ve nabız sayısı -100-120/dk- artmıştır) ve kollaps dönemi (çevreyle ilişkisi azalmış, yatar pozisyonda, gözler orbitaya çökmüş, solunum hızlı, ıkınma, dışkıda gizli kan pozitif, koma ve ölüm) gözlenir. Hayvanlarda oskulto-perküsyonda sağ taraflı sınırlı ping sesi alınır.
Tedavisi: Operatiftir.
İNTESTİNAL İNKARSERASYON
İnce barsak segmentlerinin karın boşluğunda doğal (Canalis inguinalis) veya sonrada gelişen patolojik delikler (karın duvarı, mezenteryum ve omentum yırtıkları) içine girerek boğulması olayıdır.
Semptomlar: Klinik bulgular barsak invaginasyonundaki semptomlara benzerdir. Ancak hastalık ve sancı belirtileri daha uzun sürelidir. Akut sancıyı takiben, hayvanlarda depresyon, anoreksi, giderek artan abdominal gerginlik ve defekasyonun durduğu gözlenir. Rektal muayenede, ince barsak loplarında ve mezenteryumda aşırı bir gerilme tespit edilebilir.
Teşhis: Klinik bulgular ve rektal muayene ve laparotomi ile tanı konur.
Tedavi: Operatiftir.
İNTESTİNAL TÜMÖRLER
Başlıca barsak tümörleri, karsinom ve lenfosarkomlardır. Karsinom insidansı koyunlarda sığırlara nazaran daha yüksektir. Tümörler genelde klinik semptomlar göstermezler. Ancak bazı hayvanlarda malabsorpsiyon bozukluklarına bağlı olarak canlı ağırlık kaybının olduğu gözlenir. İnce barsaklarda daralmalar veya barsak duvarındaki kalınlaşmalar sonucu gelişen geçiş bozukluğuna bağlı abdominal gerginlik ve sağ karın duvarında ping sesi alınır. Etkilenen hayvanlarda bölgesel tümörlerin barsaklara basınç yapmasına bağlı obstrüksiyonlar, abdominal gerginlik ve ascites gelişebilir. Klinik bulguların patolojik barsak vaziyet değişiklikleriyle karışmasından dolayı tanısı sadece laparotomi ile yapılır. Kesin teşhis için barsaklardan ve büyümüş olan bölgesel lenf yumrularından biyopsi örneklerinin histo-patolojik yoklamaları ile periton sıvısı sitolojik muayenesi yapılır.
Tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktır.
MEZENTERİK YAĞ NEKROZU
Channel Island ırkı süt sığırlarında yaygın olarak görülür. Hastalığın oluşmasında, uzun zincirli ve doymuş yağ asitleri metabolizmasında meydana gelen bozukluğun neden olduğu düşünülmektedir. Hayvanların aşırı yağlanması önemli bir risk oluşturmaktadır. Adipoz dokunun etrafında şekillenen yangısal reaksiyonlara bağlı lezyonlar gelişir. Bu hücrelerdeki trigliseritler, hidrolize olarak yağ asitleri ve gliserola dönüşür. Ortaya çıkan yağ asitleri normal hücresel mekanizma ile ortamdan uzaklaştırılamayınca hücrelerde birikir ve nekrozlar meydana gelir. Bu hayvanlarda serum yağ asitleri düzeyi artarken, serbest kolesterol miktarı düşer. Yağ nekrozuna bağlı gelişen adipoz doku nekrozları, barsaklarda kısmi obstrüksiyonlara neden olur. Hayvanda ağırlık kaybı, anoreksi, diyare, kanlı dışkı ve abdominal gerginlik gözlenir. Kısmi barsak obstrüksiyon durumlarında sağ karın duvarında ping sesi alınır. Şiddetli obstrüksiyon durumlarında ise, diş gıcırdatması, titreme, ıkınma, taşikardi ve bazen beden ısısında artış görülür. Bazı vakalarda klinik semptomlar görülmeden ölüm olayı meydana gelir. Rektal muayenede pelvik boşlukta nekrotik yağ kitlesine rastlanır.
Tedavi: Nekrotik yağların neden olduğu tam tıkanmalarda tedavi mümkün değildir. Son yıllarda antifungal ilaçların yağ nekrozu gelişmesini engellediği yapılan çalışmalar ile ortaya konulmuştur. Bu amaçla, hayvanlara oral yolla fungisit bir ilaç olan İsoprothiolane 20 gr/gün dozda 8 hafta süreyle verilerek, yağ nekrozunun % 50 oranında azaldığı ortaya konulmuştur.
Share with your friends: |