Abomasum ülserleri
BASİT İNDİGESYON:
Ön midelerdeki mikroflora ve faunanın mikrobiyal dengesinin ve biyokimyasal verimliliğinin bozulması sonucu anoreksi ve süt veriminde düşme ile karakterize bir indigesyondur. Ön midelerde anormal bir fermantasyon olmaksızın bir çok biyokimyasal faaliyet aksar, hatta tamamen durur. Yani ön midelerdeki total biyolojik aktivite düşer. Basit ön mide disfonksiyonu ruminantlarda oldukça sık karşılaşılan bir hastalıktır. Ülkemiz için önemlidir.
Etiyoloji: Öncelikle yemleme hatalarına bağlı olarak oluşan ve genellikle subklinik seyreden bu hastalığa kalitatif ve kantitatif açlık çeken hayvanlarda rastlanılır. Sığırlarda genellikle beslenme şeklinin değişmesi veya ani çevre değişikliğine bağlı olarak rumen mikroflorasının adaptasyon yeteneğinin azalması sonucu hastalık meydana gelir. Basit indigesyon tek bir sığır problemi olabileceği gibi, nedenlere bağlı olarak bir sürü problemi olarak ta karşımıza çıkabilir. Etiyolojide rol oynayan faktörler;
Ani yem/rasyon değişiklikleri;ruminantlarda her türlü beslemede, o rasyonun terkibine uygun bir ön mide mikroflorasına ihtiyaç vardır. Rasyon değişikliklerinde ön mide florasının adaptasyon için 10-14 güne ihtiyaç vardır. O nedenle rasyondaki ani değişiklikler önemli sindirim bozukluklarına neden olmaktadır. Ani yem değişimi rasyonun tümünün veya rasyon kompenentlerinden birinin değişimini ifade eder. Rasyonda kuru madde miktarının % 15’nin değişmesi indigesyon oluşumu için yeterlidir. Özellikle protein ve kolay hazmolabilir karbonhidrat miktarının aniden yükseltilmesi durumunda (doğuma bağlı rasyon değişiklikleri, meraya çıkışta veya şeker pancarı yaprağı ile beslemeye geçişte, kaba lifçe zengin mera yemine geçiş, silajdan farklı tip ve kalitede rasyona geçiş, aniden şeker pancarının fazla miktarlarda verilmesi gibi) sık görülür.
Rasyonun dengeli olmaması; rasyonda yeterli miktarda kolay fermente olabilir protein/NPN ve karbonhidratların bulunmayışı (rasyonun enerji düzeyinin düşük olması) bunlara karşı rasyonun selüloz ve benzeri güç sindirilebilir maddelerce zengin oluşu, ham protein ve NPN bileşiklerinin fazla olması, aynı anda enerji açığının bulunması, struktur etkili kaba liflerin eksikliği (süt ineklerinde % 14, dişi genç sığırlarda % 12, besi sığırlarında % 10’un altında olması), kolay hazmolabilir karbonhidratların fazlalığı, rasyonda mineral madde ve iz element noksanlıkları (P, S, Co, Cu, Mn, Mo vs.) önemlidir.
Kötü kaliteli yem maddeleri; düşük kaliteli silaj (kaba lifleri fazla, enerji konsantrasyonu ve kuru madde miktarının düşük olması) verilmesi, aminleri (histamin, tryptamin, putrescin) fazla ihtiva eden albümince zengin silajlar, küflenmiş, donmuş, bozulmuş ve kirli yemlerin verilmesi, pika nedeniyle toprak, kum gibi sindirilmeyen maddelerin ve doğum sonrası yavru zarlarının alınması etkilidir.
Hayvanların sürekli tek yönlü beslenmesi;
Kimyasal maddeler; tedavi amaçlı uzun süre oral yolla antibiyotik, sulfonamid ve antiseptiklerin kullanılması, yemlerde bulunan bazı kimyasal maddelerin (herbisid, pestisid veya konservatif ilaçlar) alınması, ayrıca uygun olmayan mineral karışımların verilmesi,
Stres durumları; hayvanların yerlerinin sık sık değiştirilmesi, sıra kavgası, huzursuzluk, gürültü, ahır ısısının yüksek olması, yemleme ve sulama tekniklerinin rahatsız edici olması, ileri gebe olan hayvanlarda büyümüş olan uterusun rumene basınç yaparak motilitesinin azalmasına neden olması,
Hayvanların uzun süre aç veya yarı aç bırakılması; özellikle hayvanların uzun süreli transportunda 3 günden fazla aç bırakılması söz konusu olduğunda hayvanlara yem yavaşça verilmeli ve kolay fermente olabilen karbonhidratların verilmesinden özenle kaçınılmalıdır. Rumen asidozisi tehlikesi!!!
Yem alımının azalması; kalitesiz yem verilmesi veya hayvanın genel durumunun bozulduğu tüm sistemik hastalıklarda yem alımı azalır. Ön mide ve abomasum fonksiyon bozuklukları, ağız boşluğu, ösefagus, barsak, karaciğer, MSS, akciğer gibi organ hastalıkları ve ateşli genel hastalıklar sonucu sekonder olarak ön mide disfonksiyonları ortaya çıkar.
Patogenez: Ön midelerdeki sindirim genel olarak rumendeki rumendeki fermantasyonla olur. Rumen mikroflorasının spesifik oluşu daima verilen rasyon tipine adaptasyonun ifadesidir. Yani ruminantlarda yedirilen rasyonun terkibine uygun bir mikroflora mevcuttur. Ruminantlarda her yem değişimi rumen içeriğinin mikrobiyal yapısının değişimine neden olur. Bu da toplam bakteri sayısının ve uçucu yağ asitleri sentezinin azalmasına neden olur. Bu nedenle yem değişimlerinde bakteri populasyonunda rasyona spesifik optimal sentez kabiliyetinde türler oluşuncaya kadar 10-14 günlük bir periyoda ihtiyaç vardır.
Protozoonlar pH ve ozmolarite değişikliklerine oldukça duyarlıdır. İndirgenmeleri ruminantlar için hayvansal protein ve B vitamini teminini azaltır. Bunu dışında rumen içeriğinin mikro mekanik karışımı da azalır. Protozoonlar kolay sindirilebilir karbonhidratları hızlı bir şekilde depolama kabiliyetine sahiptirler. Bu depo kapasitesi rumendeki ortamın stabilizasyonuna önemli ölçüde katkı sağlar. Özellikle sakkarolitik ve aminolitik bakterilerin aşırı derecede çoğalması engellenmiş olur. Etiyolojik faktörlerin rumen flora ve faunasını bozması sebebi ile intraruminal tampon sistemleri de etkilenerek sonucu rumenin biyokimyasal dengesi bozulur. Böylece hayvanın iştahı, ruminasyonu, sindirim hareketleri, sindirim salgı ve verimleri olumsuz yönde etkilenir. Sonuç olarak;
-
Rumende uçucu yağ asitleri konsantrasyonu azalır,
-
Rumen içeriğindeki mikroorganizmaların sayısı azalır,
-
Mikrobiyal protein sentezi azalır,
-
Hafif asit üretimi ve salya ile NaHCO3 gelişi nedeni ile rumende pH değeri yükselir.
Semptomlar: klinik belirtiler hayvana verilen yemin miktarı ve cinsine bağlı olarak, hafif klinik belirtilerden şiddetli hastalık belirtilerine kadar değişir. Hayvanın iştahı genelde yerinde olmakla birlikte kısmi anoreksi, normal hayati fonksiyonlarında, süt veriminde ve ruminal kontraksiyonlarda azalmalar gözlenir.
Rumenin palpasyonunda hamur kıvamı hissedilir, ventral kesesi sulu bir içerikle doludur. Hayvanda durgunluk ve hareketsizlik, rumen pH’sının alkaliye kayabildiği ve rumen sıvısında mikrobiyolojik hipoaktivite gibi klinik belirtiler gözlenir. Hemogramda asit-baz dengede önemli bir değişiklik görülmez. Beden sıvısı ve nabız normaldir. Hafif ruminal timpani ve hafif sulu bir diyare görülür.
Kronik olaylarda sık sık nükseden ve yem alımından 3-5 saat sonra ortaya çıkan bir ruminal timpani gözlenebilir. Sindirim yetersizliğine bağlı olarak içeriğin omasuma geçişi aksar ve yavaş yavaş rumende gıdai dolgunluk ve dilatasyon ortaya çıkar. Uzaktan bakıldığında karın bölgesinin oldukça büyük ve ventrale doğru sarkık olduğu görülür. Rumen dolgun görülmekle birlikte hayvanda sürekli bir açlık hissi mevcuttur ve pika belirtileri görülebilir. İştaha rağmen sürekli zayıflama, kaba ve mat kıllar, anemi, hipoproteinemi, karaciğer fonksiyon bozuklukları, vücut direncinde azalma, kolostrum Ig miktarında düşüş, fertilite bozuklukları ve süt kalitesinde bozulma gözlemlenebilir.
Teşhis: Dikkatli bir anamnez önemlidir. Rasyon, hava değişiklikleri, nakil, gebelik ve aşılama durumları dikkate alınmalıdır. Abdominal ağrının bulunmaması ile RPT’den, genellikle doğum sonrası şekillenen Ketozis ve Abomasum Deplasmanlarındaki tipik semptomların olmaması ile de bu hastalıklardan ayrılır. Diğer primer alimentar gıdai indigesyonlardan (Rumen Asidozisi, Alkalozisi, kokuşması ve Primer Timpani) klinik semptomlar ve rumen sıvısı muayene bulguları ile, Hoflund sendromun dan ise Atropin testi ile ayırt edilebilir.
Prognoz: Basit olaylarda iyidir. Tedaviye kısa sürede cevap alınamazsa diğer hastalıklar göz önünde tutulmalıdır.
Tedavi: Tedavide amaç normal rumen motilitesini ve mikrobiyal aktivitenin tekrar normale döndürülmesidir. Rasyon ile ilgili tedbirler ön planda olup çevre şartlarının düzenlenmesi ve medikal sağaltım gerekmektedir. Hafif olaylarda rasyonda kolay hazmolabilen karbonhidrat ve protein miktarlarının yeterli hale getirilmesi ve iz element ilavesi yapılmalıdır. Daha ciddi olgularda 1-2 gün süre ile kaba yem kısmen veya tamamen kesilir, kolay sindirilebilir karbonhidratlar (melas, patates, pancar, vs.) ve iyi kaliteli kuru ot verilebilir. Bozulmuş rumen içeriğinin geçişini hızlandırmak için tuzlu sürgütler (NaSO4, 1gr/kg canlı ağırlık dozda), kuru ekmek mayası (100-500 gr total) sonda aracılığı ile direkt rumene verilebilir. Sindirim kanalındaki toksik ve irritan maddelerin bağlanması için absorbanların günlük hayvan başına 100-500 gr dozda verilmesi (tıbbi kömür -Karbon Medisinal-, Bentonit) önerilmektedir. Rumen içeriğinin yumuşatılması amacı ile Keten Tohumu Maserasyonu (20-30 litre suya 1kg keten tohumu), rumen flora ve faunasının stimulasyonu için 0,5-5 litre taze rumen içeriği veya hazır rumen stimulantları (Vetarumeks toz) verilebilir. Abomasum hareket ve sekresyonunu uyarmak için Stomaikler (dilüe edilmiş hidroklorik asit –15-30 damla/1-2 litre su-), basit enerji kaynağı olarak da Na-Propionat sığırlara 100-200 gr, koyunlara 15-18 gr sonda ile verilebilir. Parenteral Ca preparatları enjeksiyonları, B1 vitamini, Karaciğer koruyucu (Methionin) ve safra söktürücüler (Sel de Carlsbad toz) faydalı olurlar.
Share with your friends: |